Anahtar Kelimeler:

Türk Ocakları`ndan Sohbet Toplantısı

Türk Ocakları`ndan Sohbet Toplantısı

İlk Toplantı Gerçekleştirildi.

 

Türk Ocakları Kırıkkale Şubesi tarafından düzenlenen ve Kırıkkale’de bir marka haline gelen Çarşamba sohbetleri bu yılkı ilk toplantılarını gerçekleştirdiler.
 
Türk ocaklarının yeni binasında yapılan ilk toplantıya Türk Eğitim Sen Şube Başkanı M. Yaşar Şahindoğan, Valilik Basın Yayın Müdürü Yakup Altın, okul ve dershane müdürleri ile çok sayıda davetli katıldı. 2008-2009 sezonunun ilk iki ayına ilişkin programını belirlediklerini söyleyen Şube Başkanı Hasan Yaylı, Aralık ayı sonuna kadar Türk Ocakları Kırıkkale Şubesi bünyesinde iki adet Çarşamba sohbeti daha gerçekleştirileceğini ifade etti.
 
Son Şehit: Enver Paşa
 
Konu hakkında açıklama yapan Yaylı “İkinci sohbet 12 Kasım Çarşamba saat 19.00’da Yrd. Doç. Dr. Sıdık Çalık’ın konuşmacı olarak katılacağı “Son Şehit: Enver Paşa” konulu program olacak. Aralık ayı içerisinde yapacağımız bir diğer program ise Hemşerimiz merhum Dilaver Cebeci’nin edebiyatçı ve dava adamı kişiliğinin anlatılacağı program olacak. Yeni binamızda yaptığımız bu ilk konferansımıza katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ederim” sözlerinde bulundu.
 
Küreselleşmenin çok tartışılan bir kavram olarak bir tarihi süreci adlandırmak için kullanıldığını ifade eden Dr. Fahri Atasoy, tarihi bu sürecin farklı bakış açılarından tanımlanabileceğini söyledi. Atasoy “Farklı özellikleri ön plana çıkartılabilir. Bizim yapmamız gereken kendi düşünce sistemimiz açısından konuyu değerlendirmektir. Dolayısıyla dünyayı etkisi altına alan küreselleşme adı verilen süreç ile Türk milletinin ve kültürünün ilişkisini görmeye çalışmamız önemlidir”
 
“Bilişim devrimi adı verilen yeni teknolojik devrim dünyayı etkisi altına aldı. Sınırları zorladı. Demir perdeyi aşarak ortadan kalkmasına yol açtı. Dünyada ulaşamadığı yer kalmadı. Adeta dünyayı iletişim ağlarıyla birbirine bağladı. Her yerden her yerin haberdar olmasını sağlayan bir sistem kuruldu. Kısaca ortaya “global köy” çıktı. Biz Türkleri ilgilendiren en önemli gelişme soğuk savaşın sona ermesi oldu. Komünist sistemin yıkılması ve soğuk savaşın sona ermesi önümüze yeni bir dünya çıkardı. Küreselleşme tartışmaları bu noktada ön plana çıktı. Aynı dönem milliyetçiliğin de yükselişi olarak yorumlandı. Sovyetler Birliği ve Yugoslavya’nın çökmesiyle çok sayıda milli devlet doğdu. Bunların bir kısmı Türk kökenli veya Türklere yakın topluluklardı. Dolayısıyla bu süreç bizi çok yakından etkiledi”
 
“Komünist ideolojinin güçlü olduğu dönemde dünyada iki zıt kutbun çatışması mantığına dayalı bir süreç yorumu modaydı. Buna göre: fakir – zengin, egemen – köle, patron – işçi çatışması vardı. Buna ideoloji olarak inanan insanlar maalesef farklı gerçeklikleri göremediler. Halbuki tarih boyunca dünyada süregelen bir milletler mücadelesi vardı. Bunun görüntüsü bazen farklı medeniyetler ve çok milletli imparatorluklar şeklinde olsa da asıl olan, öncü ve hakim durumdaki milletti. Tarihteki ve günümüzdeki olayları değerlendirirken bu gerçekten yola çıkarak yorumlamak ve buna göre tavır geliştirmek milliyetçiliğin temelidir”
 
Komünizmin yıkılmasından sonra liberal kapitalist sistemin zafer ilan etmesi milletler gerçeğini inkar ederek tarihi ve dünyayı kasıtlı yanlış yorumlamasından kaynaklandığını dile getiren Dr. Fahri Atasoy “Marksizmin de etkilendiği 18 ve 19. yüzyıl aydınlanmacı düşünce akımları dünya tarihinin olumlu bir son noktaya doğru ilerlediği varsayımına dayalıydı. Son aynı sondu ama ilerleme ve adlandırma biçimi farklı yorumlandı. Bu bir yanılsamaydı. Hegel’e göre, Comte’a göre, Marx’a göre farklı kanunlarla ilerleyen tarihi süreç bütün insanlığı kapsayıcı bir şekilde düşünüldü. Ama tarihi olaylar bu teorilerin geçersiz olduğunu gösterdi. 20. yüzyılın başında, dünyada farklı medeniyetler ve kültür sistemlerinin gerçeğini kabul eden teoriler yeni yorumlar geliştirdi. Toynbbe, Spengler, Sorokin dünyadaki farklı milletlere dayalı medeniyet ve kültür farklılıklarını kabul eden yorumlar yaptılar. Fakat 21. yüzyılda gelişen tarihi olayları Fukuyama gibi düşünürler tekrar yanlış okumaya teşebbüs ederek, tarihin sonunu ilan ettiler. Bu tarihin sonu ilanı tamamen yanılsamaydı. Dünya bir taraftan küreselleşirken, bir taraftan da milletlerin ve milliyetçiliklerin güçlenmesine imkan sağlıyordu”
 
Önemli Roller
 
Atasoy “Dünyada çok sayıda dil ve topluluk olmasına rağmen, tarihi roller üstlenen ve medeniyet kuran milletlerin sayısı oldukça sınırlıdır. Türkler bu sınırlı sayıdaki milletler arasına girmeyi tarihte oynadıkları roller ve yarattıkları kültür-medeniyet ile hak etmişlerdir. Türkçe bunun en bariz delilidir. Türklerin tarihteki zaferleri ve yaşadıkları alanlar da önemli göstergelerdir. Dünya tarihine damgasını vurmuş milletler, zaman zaman yükselmiş veya gerilemiştir. Aynı anda bazıları yükselirken, bazıları da çöküş yaşamıştır. Türkler için de bu geçerlidir”
 
 “Yeni dönemde esaret altındaki Türk topluluklarının bağımsız devlet haline gelmesi herkeste ilgi uyandırmıştır. 21. asrın Türk asrı olacağı iddiaları bu gelişmelerden kaynaklanmıştır. Bir taraftan yeni Türk devletleri doğarken, bir taraftan da daha önce egemenliğimiz veya himayemiz altında bulunan toplulukların da serbestleşmenin imkanlarından faydalanması Türk milliyetçiliğini yükseltmiş ve Türkiye’nin popülerliğini artırmıştır. Balkanlar, Kafkaslar ve hatta Rusya – Ukrayna içindeki Türk grupların yönü Türkiye’ye dönmüştür. Jeo-stratejik olarak Türkiye’nin ve Türk milletinin önüne tarihi fırsatlar küreselleşme süreciyle birlikte çıkmıştır”
 
 “Küreselleşme çeşitli fırsatlar sunmakla birlikte dünya dengelerini bozduğu için büyük risk ve tehditleri içinde barındırmaktadır. Özellikle küreselleşmeyi Amerikanın dünya hakimiyeti gibi yorumlayan büyük güçler dünyaya büyük acılar çektirmeye başlamıştır. Başlangıçta dünyada barışın, eşitliğin, fırsatların yaratılacağı hayalleri pompalanmış, daha sonra sömürü, savaş, haksızlıklar artmıştır. Bugün dünyada tek patron rolü oynayan ABD kendisine muhtemel rakipler istememekte ve hiçbir büyük millet gücünün tekrar artmasına müsaade etmemektedir. Bunun için etnik bölücülük başta, ülkeleri zayıflatacak bütün olumsuzluklar desteklenmekte ve hatta yapay olarak ortaya çıkartılmaktadır. Türkiye’deki bölücülük buna somut örnektir. Son çıkan ekonomik kriz için bile bu tür şüpheler vardır.
 
“Dünyada inişli çıkışlı döngüsel bir tarih yaşanmaktadır. Bu tarihin de önemli aktörleri vardır. 20. yüzyılda enternasyonalist akımların etkisiyle milletler iki süper güç etrafında kümelenmek zorunda kalmıştır. Ancak soğuk savaşın sona ermesi gösterdi ki milletlerin varlığı bütün ihtişamıyla devam etmektedir. Dolayısıyla milletlerin varlığı sosyolojik bir gerçekliktir. Bu gerçekliğe dayalı milletler mücadelesi bütün hararetiyle devam etmektedir. Özellikle büyük milletler bütün stratejilerini dünya egemenliği veya dünyada söz hakkı elde etmek üzerine kurmaktadırlar. Fransa’nın her fırsatta dünyadaki önemli bir krizde kendini göstermeye çalışması buna somut örnektir. Fransa işi aynı tarafta görünmesine rağmen AB’ye veya ABD’ye havale ediyor değildir. Mutlaka ben de varım çıkıntılığı yapmaktadır. Zaman Türk milletinin Dünyada tarihi rolünü tekrar üstlenme zamanı” dedi.
 
Haberkale.com Haber Merkezi


  • Cuma 25.2 ° / 14.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.8 ° / 12.4 ° Güneşli
  • Pazar 23.5 ° / 12.9 ° Güneşli