Çakıcı yine tarih dersi verdi ve bazı çevrelere çağrıda bulundu

Çakıcı yine tarih dersi verdi ve bazı çevrelere çağrıda bulundu

Çakıcı yine tarih dersi verdi ve bazı çevrelere çağrıda bulundu

 

Öcalan lider olamaz!

 

Partiler çekişmeyi bırakmalı

 

Meclis Başkanı´na mektup

?Milletçe kenetlenmemiz lazım?

Tekirdağ F Tipi Cezaevinde bulunan Alattin Çakıcı, gündeme ilişkin gelişmeleri yorumlamayı sürdürüyor. Çakıcı, son gelişmeler üzerine Avukatı aracılığıyla yine bir mektupla bazı konulara açıklık getirdi ve bazı çevrelere de çağrıda bulundu.

ÇOK ÖZEL AÇIKLAMALAR

Bir dönem Kırıkkale F Tipi Cezaevi´nde de kalan ve açıklamalarıyla hep gündemde olmayı sürdüren Alattin Çakıcı, Avukatı aracılığıyla yine bir mektup yayınladı. 1 Nolu Tekirdağ F Tipi Cezaevi kanalıyla UYAP üzerinden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı´na ibaresiyle yayınlanan mektup Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı´na hitaben kaleme alınmış durumda. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı´na hitaben yazılan mektupta, Türkiye´nin 1800´lü yıllardan bu yana yaşadığı, Osmanlı´nın dağılmasına yol açan bazı gelişmeler ve çevrelerin oyunlarını anlatarak adeta tarih dersi verdi. Çakıcı, bugün Türkiye´nin yaşadığı terör sorunu ve Kürtlerin durumu ile terör örgütü, örgütün lideri, bunlara destek veren ülkeler ve çevrelerin amaçlarını tek tek deşifre etti. Alattin Çakıcı, terör örgütü mensuplarına yapmaları gereken ve yapmamaları gereken şeyleri hatırlattı, Abdullah Öcalan´ın onlar için bir lider olamayacağını belirtti, partiler eve genel başkanlarına birlik olma çağrısında bulundu.

TARİH DERSİ VERDİ

Çakıcı uzun mektubunda şu görüşlere yer verdi: ?Sayın Meclis Başkanım? Emperyalizme karşı verilen mücadele Türk Milleti adına 23.04.1920 ilk millet idaresinin, yüce Meclis´inin açılışıyla verilen onurlu mücadelenin neticesinde ulus devletimizin teminatı olan bu kutlu yasamanın, Meclis iradesinin başkanı bulunmaktasınız. Devlet protokolünde ülkemizin iki numarasısınız. Tek partili dönemden 1945 sonrası demokrasiye ilk adım yüce Meclisimiz tarafından atılmıştır. Tek partili dönemin 1807´den itibaren geçmişe yönelik Osmanlı döneminden 23.04.1920´ye kadar batılılaşma ve modernleşme süreci döneminde 3. Selim´in hayatı geçirmek istediklerini yeğeni 2. Mahmut 1807 Sened-i İttifak´la başlayan, 1839 Mustafa Reşit´le devam eden Tanzimat Fermanı´yla batılılaşmaya ve modernleşmeye ciddi manada ilk adım atılmıştır. 1856 Kırım savaşından sonra Mustafa Reşit´in Avrupa´da eğitim aldırttığı ve batılıları gözlemlettirdiği Fuat ve Ali Paşalar, batılılaşmakta ve modernleşmekte olan Osmanlı toplumunun bu yenilikçi mimarları olan 1856´da Islahat Fermanı´nın, Tanzimat Fermanı´yla batılı süper güçlerin teşrif ve dayatmalarından, ümmet kavramından Osmanlı milliyeti kavramına geçirmiştir. Şer-i hükümlerle asırlardır Osmanlı ümmetine uygulanan kanunların yüzde 75´ini batıdan alarak devrin yazarı, hukukçusu Ahmet Cevdet Paşa´nın ve çalışma arkadaşlarının hazırlamasıyla Meccele´yi oluşturmuşlardır.

SUİKASTLE ÖLDÜRÜLDÜ

Bu iki aydın, Ali ve Fuat Paşalarının ekolünü takip eden Genç Osmanlıların lideri konumundaki eski Tuna ve Bağdat Valisi olan Mithat Paşa, Namık Kemaller, Ziya Osmanlı coğrafyasında özellikle Balkanlarda Abdülmecit Han´ın intihar ve suikastle öldürülmesi neticesinde 1876 Rus Savaşı´nın da aynı döneme geldiği zaman diliminde 1876 Kanuni Esasi ile ilk Osmanlı Meclisi´nin oluşumudur. Osmanlı´nın yükselişinde tarihe büyük damgalar vurmuş, çağ açmış çağ kapatmış, dünya liderlerinin olduğu, dünya literatüründe yer almıştır. Duraklama, gerileme ve çöküş döneminde Osmanlı´da değerli devlet adamlarının yetiştirildiğini dünya bilmektedir. Ama hükümdar olarak dünyanın en iyi iç mimarisi devrinin, en iyi uluslararası ilişkiler uzmanı olan bir dahi idi. Bütün amacı kendisine sonradan hainlik yapacak Osmanlı gençlerini batının pozitif ilimlerini almak için devlet parasıyla batıya gönderip pozitif ilimlerin bir bölümünü, demir yollarını Osmanlı´nın üzerindeki batının vahşi emperyalizmini Osmanlı´yı hasta adam olarak niteleyen vahşi batı ülkelerindeki etnik unsurlar iyi niyetle yola çıkmış İttihat Terakki gafillerine 33 yıl Osmanlı coğrafyasında şeref ve onuruyla destansı bir mücadele verdiği, ikinci Meşrutiyet kurulana kadar tarihte yerini almıştır.

12 ADAMIZ İŞGAL EDİLDİ

Bir yıl sonra iktidardan indirilerek Yıldız Sarayı´nda düzenli bir ordusu olmasına rağmen milletin iradesine saygı duyarak bir Osmanlı Türkünün ve vatandaşının kanının akmasına sebep olmamak için tahtından feragat ederek Selanik´teki zengin Musevi olan Alatin Köşkü´nde baskı ve zulüm uygulanarak fiziksel baskı değil, psikolojik baskı uygulanarak günlerini, üzüntülerini, vatanın selameti için kalbinin derinliklerinde o acıyı hissederken asla vakur kişiliğini bozmamıştır. Vakur kişiliğini ve inancını yitirmemiştir. İttihat Terakki askeri ve sivil bürokratları Osmanlı´da hakimiyeti, devletin yönetim hakimiyetini etkin oldukları andan itibaren 1912 Derne ve Bingazi´deki İtalyan sömürgeciliğine karşı mücadele eden Enver Paşa, Mustafa Kemal Atatürk, Yakup Cemil, Aziz El Mısri Doğu Karadeniz ve Doğu Cephesi Komutanı Albay Deli Halit Paşa lakaplı, o günkü rütbesi teğmen olarak dünyanın ilk gerile savaşını verip başarıya ulaşan o yiğit Osmanlı subayları İtalyanları Libya´da hezimete uğrattıkları an, onlar bizim Ege´deki 12 adamızı işgal ettiler.

İTTİHAT VE TERAKKİ HIRSI

Aynı anda Bulgarlar, Sırp ve Karadağlılar, Yunanlar, Balkanlarda Osmanlı askerini çok kısa bir zamanda mağlup ederek Osmanlı´yı Üsküp, Ohri, Makedonya çevresinde yalnız bırakan, geçmişinde Osmanlı´ya büyük hizmetler eden Arnavut milislerin yüzünden Balkanlardaki şu andaki mevcut hudutlarımızın dışındaki son Başkan topraklarımızın da kaybedilmesine neden olan geçmişinde Osmanlı´ya büyük hizmetleri bulunan yiğit Arnavut halkı, Osmanlı´dan kopan ilk Müslüman Osmanlı tebaasıdır.  Çerkezköy, Çatalca, Tekirdağ´a kadar şu andaki Trakya bölgemizi işgal eden Bulgarları bir yıl içinde şu anki sınırlarımızın dışına attık. 33 yaşında Saray´a damat olan Makedonyalı Abdülhamit´e karşı ilk bayrağı açan Nesreli Niyazi Bey´den sonra dağa çıkan özünde yiğit, hırsı aklının önünde olan Enver Paşa´nın Alman hayranlığı yüzünden 1. Dünya Harbine girmemize neden olan bu İttihat ve Terakki´nin hırsı Osmanlı´nın dağılmasını 30 yıl erkenleştirmiştir. Osmanlı ile Almanların ilişkileri 1870 Veldun Savaşı´ndan sonra Prusya Şansölyesi Ottobismark´ın gayretleriyle Alman Ulusal Birliği oluşuyor.

BÜYÜK BEDELLER ÖDENDİ

Kaizer 1. Vilhelm´le başlayan Sultan Abdülhamit Han´ın dostluğu, İttihat ve Terakki ile devam eden bu dostluğun temeli Fransa, İngiltere, İtalya, Çarlık Rusya´ya karşı her ne kadar birliktelik olmuş olsa bile batının sömürgeci devletlerinin, Çarlık Rusya´nın, Almanya´nın tüm hedeflerinin Ortadoğu petrolleri olduğu daha sonradan tarih literatüründe yerini almıştır. 1. Dünya Savaşı´nı kazanmış olsak bile müttefikimiz Almanya ile sözde bağımsız bir imparatorluk, özde Almanya´ya bağlı bir sömürge olacağımız, Alman arşivlerinde o günkü emperyalist devletlerin arşivinde bulunmaktadır.  1938´den 1945´e kadar dünyayı yakıp yıkan, sonunda kendini de yok eden faşist, ırkçı Hitler´in dünya hakimiyetini kurma adına 50 insanın katledilmesine neden olmuştur. 1945´ten sonraki iki yıl içinde dünya çift kutuplu olarak soğuk savaş dönemi, Sovyetler´in dağılma sürecine kadar, batı Yeşil Kuşak adı altında Pakistan ve Afganistan´dan Hint Okyanusu´na inmelerine engel olmuştur. 1948´en sonra Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Akdeniz´e Rusların inmesine engel olurken, ülkemizde kardeş kavgası olarak bu devlet büyük bedeller ödemiştir.

KİMLER AYAKLANDIRDI?

Kuzu postuna bürünmüş, aç kurt olan batının Osmanlı´dan şu ana kadar genelde Almanlar ve Fransızlar, diğer Avrupa ülkeleri bin yıldır, akrabalık bağlarıyla, birbirimizle et ve tırnak olmuş, aynı toprakları vatan kabul eden, aynı Allah´a inanmış, aynı bayrağa gönül veren, dinimiz bir, kıblemiz aynı olan, Kürt kardeşlerimizi bir asıra yakındır dünya Ermeni lobisi Ortadoğu´da ve Türkiye´nin parçalanmasını isteyen batılı güçler, sürekli ülkemizdeki bu sorunu günümüze kadar kaşımaktadır. Evet Kürt sorununun devletimizi yöneten siyasi kadrolar, feodal Kürt toprak ağaları ve Mir´leri, Osmanlı döneminde İngiliz kaynaklı Barzan aşiretini Osmanlı´ya karşı silahlandırıp ayaklandırmıştır.

İNGİLİZLERİN OYUNU

1906´da Mesut Barzan´ın büyük dedesi isyanın sorumlusu olarak idam edilmiştir. Osmanlı´da ufak tefek ağalardan ve Mir´lerden kaynaklanan küçük çaplı isyanlar olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Lozan´da Musul ve Kerkük, Misak-ı Milli hudutları içinde olmasına rağmen, İngilizlerin şerh koymasıyla milletler cemiyetine taşınmış ama İngilizler rahat durmamış, 1925´te Kuzey Irak´taki Nakşibendi Halidiye kolunu kullanarak Ankara hükümeti dinsiz diyerek, para ve silah temin etmek kaydıyla Şeyh Said ve çevresine Bingöl´de başlayıp, Diyarbakır´a kadar yakıp yıktıran o günkü İngiliz hükümetine Ankara acil müdahale ederek bu isyan bastırıldığı zaman İngilizler hiç elini kaldırmamışlar, çünkü karşılığı Musul ve Kerkük şehirleriydi.

NİYETLERİ İSYAN ÇIKARMAKTI

Din adamı olan Şeyh Said elini Allah´a açması gerekirken, dinsiz Stalin´den yardım istemiştir. Stalin´de yardımını cevapsız bırakarak İstiklal Mahkemesi´nde Şeyh Said ile birlikte 95 kişi idam edilmiştir. 4 bin kişinin de çeşitli cezalar aldığı devlet arşivinde mevcuttur. Aslında bu isyanın İngiliz Teali Cemiyeti´ne mensup olan Bedirhan Aşireti lideri Nuri Dersimi, Bedirhan Sani bugünkü Kuzey Irak´ta, Talabya ve Kobani üzerinden Türkiye Kürtlerini teşkilatlandırıp niyetleri bir isyan çıkartmaktı. Cimranlı Halil İsyanı 1935, 1937, 1938 Dersim İsyanı, bu isyanların arkasında batı ve İngilizlerin olduğu bilinmektedir.

HER TÜRLÜ HAK VERİLDİ

Soğuk savaş döneminde bir kutup ayısı gibi kış uykusuna yatan batı, Sovyetlerin zayıflamasından evvel Irak, İran, Türkiye üçgeninde bir Kürt devleti kurdurup oradan Ortadoğu çıkarmak, büyük ideallerinden biriydi. Batının ve Sovyetlerin desteği ile 12 Eylül olmadan 7-8 ay evveli Abdullah Öcalan, belirli arkadaşları Şam´a yerleşerek dost bildiğimiz Almanya´nın, Fransa´nın, Rusya´nın, Hollanda´nın, Belçika´nın ekonomik ve politik desteğini alarak faşist Baas milliyetçisi olan Hafız Esad´ın kanatları altında palazlanarak, 1984 Eruh ve Şemdinli baskınından sonra Ortadoğu´da dengelerin değişmesiyle batılı güçler diledikleri yerde bunları piyon olarak kullanarak sürekli Türkiye´nin içişlerine karışmak kaydıyla temel haklar, özgürlükleri, demokratik açılım adı altında Avrupa şehirlerinde ve Ortadoğu camiasında, Güneydoğu´da Türkiye´nin büyük metropollerinde teknolojinin gelişmesiyle, şehir ve dağlarda Kuzey Suriye´de, Kuzey Irak´ta Ortadoğu halkları ve Türkiye için büyük tehlike arzetmektedir. Osmanlı´dan günümüze kadar son 12 yıla kadar bunlara verilen kültürel hak, dillerini serbest konuşmaları, gazete-dergi açmaları, devlet televizyonundan iki kanalın kendilerine verilmesi, özel kanal açmaları, üniversitelerde Kürdoloji kürsüsü alarak üniversiteyi de Kürt diliyle okuyacak haklar kendilerine verilmiştir.

SİZ NEYİ İSTİYORSUNUZ?

Aziz Türk Milleti, Kürtleri hiçbir zaman ikinci sınıf bir vatandaş olarak görmemiştir. Ülkemizde geçmişe yönelik Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar Kurulu´nda Bakan, Emniyet Müdürü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her kademesinde, Hava, Kara, Deniz, Jandarma Genel Komutanlığının her kademesinde görev almışlardır. İkinci sınıf vatandaş olsalardı bu mevkilere gelebilirler miydi? Şimdi soruyorum: ?Yıllardır çözüm süreci deyip gündeme getiriyorlar. Şu çözüm sürecini mevcut hükümet ve Kürt önderleri Türk Milletine kitle iletişim araçlarıyla açıklasınlar. Anayasa´da güvence altına alınmış, Birleşmiş Milletler´de kabul edilmiş bir devletin bir bayrağı olur. Toprakların her zerresi kilometrekarelere göre güvence altına alınmış, bu aziz Vatanın bir Silahlı Kuvvetleri, bir Emniyet Teşkilatı, bir yargı organı, uluslar arası devletin konuştuğu resmi bir dili olur. Siz çözüm süreci deyince demokratik bir otonom özerk konfederalizm mi istiyorsunuz? Yoksa Türkiye´yi 7 bölgeye bölerek merkezi Ankara olan federal bir başkanlık sistemiyle mi bu çözüm süreci çözülecek?

KÜRTLERE AÇIK ÇAĞRI

Unutmayınız ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti etnik mozaiklerden oluşmuştur. Bu ülke sadece Kürtlere ait değildir. 12 yıllık süreçte size verilmesi gereken her türlü kültürel haklar verilmiştir. Barış süreci, Kandil ve Kuzey Irak´taki silahlı oluşumlarınızı, Türkiye´deki dağlardaki silahlı oluşumlarınızı, şehir yapılanmanızı, lağvedip, devlete silahlarınızı verme kaydıyla, eve dönüş yasası süreci çözümünün temeli ise neden hala Türkiye Cumhuriyeti Devletini tehdit ediyorsunuz? Yanlıştan dönmek, doğru yolu bulmak erdemliliktir. Siz kendinizi Devletin müşfik kollarına teslim ederseniz, psikologlar, psikiyatristler kontrolünde terapi almak kaydıyla 2-3 yılda sizi topluma faydalı vatandaş olarak hazırlamak devletin namus borcudur. Namus borcudur derken, bir daha silaha karışmamak kaydıyla.

KANLI KATİL LİDER OLAMAZ

Batının ve süper güçlerin piyonu olan Nairobi´de yakalanan, Kürt yetkililerine teslim edilen Abdullah Öcalan´ı Fransa´da Marsilya Cezaevi´nde yatarken televizyondan izledim. Gözlerinin açılmasıyla ölüm korkusunun yüz mimiklerine yansıdığını dünya ve Türk kamuoyu şahit oldu. Bugün 17-18 yaşında olanlar bunu arşivden izleyebilir. Benim anam Türkmendir, Devlet benden ne isterse onu yapmaya razıyım diyen bu yüreksiz pisliğin peşinden ölüme giden insanlar liderlerini kahraman olarak görmek isterler. O korkak Zerdüşt, peygamberi bir idealist bir Kürt milliyetçisi olsa idi gözleri açıldığı zaman söyleyeceği laf şu olmalıydı: ?BEN KÜRT OĞLU KÜRDÜM. BENİM MÜCADELEM TÜRKLER İÇİN YANLIŞ OLABİLİR. BU KELLEM MENSUBU OLDUĞUM KÜRT MİLLETİNE FEDA OLSUN?? diyemeyen bu ahlaksızdan Kürt önderi olmaz.?

BATININ EN BÜYÜK İDEALİ

Sayın Meclis Başkanım? Geçirmiş olduğunuz 7 Haziran seçiminden sonra bir anda ülkemiz kan gölüne döndü. Kuzey Irak´ta, şehirlerde, Güney Doğu´da son 50 yılın olayları yaşanmaktadır. AK Parti, CHP, MHP bu hükümet kurma sürecinde ne yazık ki elini taşın altına koyamadılar. Sayın Cumhurbaşkanlığı makamı ?anayasanın bana verdiği yetkinin dışına çıkmam? diyorsa 45 günlük süreçte bu süreç kapanıp, erken seçime gidilecekse Türkiye´nin her yeri cehenneme dönmüşken, PKK ve yan kuruluşları seçim meydanlarındaki genelde Kürt halkını sabote ederek kitlesel bomba eylemleri uygulamak suretiyle dünyanın ve batının işlediği ülkemizin büyük bir kaos ortamına sürüklenmesi, batının ve PKK´nın en büyük idealidir.

KENETLENMEK LAZIM

Devletin başında ülkesini seven siyasiler, yazar, çizerler, milletvekilleri Türkün ahlak kuralları dışına taşmamalıdır. Eğer bu ülkede birileri yolsuzluk yapmışsa, öncelik yolsuzluk yapana hesap mı sormak, yoksa devletin bekası için kenetlenmek midir? Ben Türk oğlu Türküm? Bir Rabbime biat ederim, daha sonra da Allah katında doğru olan sözlere itibar eder, devletimin bölünmez bütünlüğü için Rabbim bu canı bu bedenden alsın. Dünya kamuoyuna, Milletimiz kamuoyuna, Büyük Millet Meclisi Başkanı ve üyelerine saygılarımla arz ederim.?



  • Perşembe 28.8 ° / 18.3 ° Güneşli
  • Cuma 30.8 ° / 19.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 31.3 ° / 19.6 ° false