Prof.Muhammet Özekes


HALK, DEVLET, HUKUK VE İYİ ZAMANLAR, ZOR ZAMANLAR…

HALK, DEVLET, HUKUK VE İYİ ZAMANLAR, ZOR ZAMANLAR…


Doğru işleyen bir devlet sisteminde, devlet ve toplum kurala ve hukuka bağlıdır, saygılıdır. Hukuk, bilhassa hukuk uygulaması, güçlülere güç sağlayan, sadece güç ve iktidar sahiplerinin ya da onların klanının, grubunun konumlarını, durumlarını, menfaatlerini güçlendiren, görüş ve söylemlerini meşrulaştıran, onların dışındakileri ise -şayet itaat ederse- sadece güce hizmet ve arada bir aferin denilecek araç, -itaat etmezse de- dışlanan, bozulmuş, oraya ait olmayan fazlalık birer varlık olarak görmeye başlar. Hukuk, güçlülere güç devşiren, zayıfları ise terbiye edip kontrol altında tutan bir mekanizmaya dönüşürse, aslında hukuk değil, güce hizmet eden kurallar ve adına hukuk denilen bir mekanizma ortaya çıkar. Tarih boyunca böyle olmuştur.

Hukuka bağlı, gücünü gerçek anlamda halktan ve hukuktan alan bir devlet, birilerinin kamu gücünü kullanarak kendilerine alan açmak, kamu gücünü kullanarak kamu malını tek taraflı tüketmek için değil, halkın, milletin, toplumun güvenliği, huzuru ve barışı için vardır; hukuk da onun garantisidir.

İnsan hayatında da toplum ve devlet hayatında da (1) iyi zamanlar, (2) zor zamanlar ve (3) zorun ötesine geçen varlık-yokluk zamanları vardır. Hukuk, bu üç zamana göre de düzenleme yapar, kural koyar ve onun uygulanmasını sağlar. Şayet bu üç zamana ilişkin kurallar adilse, doğru, dengeli ve hakkaniyete uygunsa ve aynı ölçülerle sağlıklı ve adalete uygun işliyorsa, iyi zamanlarda da, zor zamanlarda da, varlık-yokluk zamanlarında da bir toplum ayakta kalır, huzurunu koru, devlet çarkı sağlıklı çalışır, varlık-yokluk savaşından var olarak başı dik çıkar. Bunların tümünün garantisi hukuk ve hukukun olması gerektiği gibi uygulanmasıdır.

İyi zamanlarda, halk, toplum, millet çalışır, kazanır ve devlet denen mekanizma bu kazançtan payını alır, hatta zor zamanlar ile varlık-yokluk günleri için de hazırlık ve birikim yapar. Yani, iyi zamanlarda, o zemini koruyan, ayakta tutan devleti toplum finanse eder, besler, zenginleştirir. Çünkü, zaten işler yolundadır. Ama zor zamanlarda (örneğin, ekonomik kriz, salgın, doğal afet vs.), bu sefer kendi başına ayakta duramayacak toplum unsurları, bireyler için devletin devreye girmesi, iyi zamanlarda milletin devlete sağladığı katkıyı, bu sefer devletin millete sağlaması gerekir. Varlık-yokluk zamanlarında ise (örneğin, bir ülkenin tarihin kırılma noktasında karşılaştığı savaşlar, büyük felâketler), hem devlet hem toplum birlikte fedakârlık yaparak dayanışma içinde olmak durumunda ve zorundadır.

Yani iyi zamanlarda, halk devleti destekler; zor zamanlarda devlet halkı destekler/melidir; varlık-yokluk zamanlarında ise tam bir dayanışma ile devlet ve halk birlikte fedakârlık yapar/malıdır. Bu üç dönemden ilk ikisi konusunda yapılacaklar önceden bilinir, kurala bağlanır, hukukun tam garantisi altında sistem işler/işlemelidir. Üçüncü hale ilişkinse, yazılı olan ve olmayan kurallar mevcuttur; ancak durum çok ağır olduğundan, her duruma özgü ayrıca tedbir ve tavır gerekir, ortaya çıkar.

Hukuk ve hukuka olan inanç bu üç halde de doğru bir yolla ilerlenmesi, yoldan sapılmaması ve toplumun geleceğinin garantisidir. Hukuk, iyi zamanların huzurlu ve dengeli geçirilerek geleceğin güvence altına alınmasını, zor zamanların makul kayıplarla atlatılması ve ardından kısa sürede kayıpların telafi edilmesini, varlık-yokluk zamanlarından ise var ve başı dik olarak çıkılmasını sağlar/sağlamalıdır.

Hukuk varsa, gelecek vardır; hukuk varsa, huzur vardır; hukuk varsa, umut vardır; hukuk varsa düzen vardır; hukuk varsa sorun yoktur, olan sorunların da çözümü vardır; hukuk varsa halk vardır, millet vardır, devlet vardır. Çünkü, “adalet mülkün temelidir”. Çünkü, “istiklâl, istikbal, hürriyet her şey adaletle kaimdir”…. Hukuk varsa, var oluruz; hukuk yoksa, yok oluruz.