Evet…
Başlığı doğru okudunuz.
Kırıkkale Belediye Başkanı Ahmet Önal’ı resmen kınıyorum.
Neden?
Nedenine yazının sonunda geleceğim.
Ama önce diyeceklerim var.
*****
Ahmet Önal, şura bura yaklaşık üç aydır Belediye Başkanı.
Partisine 47 sene sonra tarihi bir zafer yaşattı, muhteşem ve rekor bir oyla Belediye Başkanı seçildi.
Rakibi ise hem kendisine ve hem de partisine/partililerine tarihin en büyük hezimetini yaşattı.
Karaltısı da kayboldu gitti…
Kırıkkale bu durumdan gayet memnun, yüzünü görmek istemiyor, adını bile duymak isteyen sosyal medyadan takip ederseniz sadece iki üç kişi.
Bir siyasetçi için ne büyük rezalet.
*****
Neyse…
Biz konumuza dönelim.
Efendim, Belediye Başkanı Ahmet Önal, yönetimde bir takım görev değişiklikleri yapıyor, atamalar, görevlendirmeler, tayinler falan oluyor.
Tasarruf Tedbirleri Genelgesi elini kolunu bağladığı için istediği atamaları da yapamıyor.
Bunu belirtelim…
İçeriden yine mevcut isimlerden atama ve görevlendirmeler oluyor.
Yer değişiklikleri olduğu için yeri kaydırılanlar da oluyor.
Yakın çalışma ekibini kuruyor ve eski başkanla çalışanları başka görevlere veriyor.
Sebebi gayet basit, kendi ekibini oluşturuyor.
*****
Son iki aydır bu konuda bir takım gelişmeler duyuyor ve görüyoruz.
Belediye içinden birkaç büro personelinin yeri değiştirilmiş.
Bu kişiler görevlendirildikleri yeni işlerini beğenmedikleri için ya izin alma cihetine gitmişler ya da şikayet mercii bulup şikayetçi olmuşlar.
O mercii neresi: AK Parti Kırıkkale Milletvekili Mustafa Kaplan…
(Bu arada, yer değişikliği yapılan bazı isimlerle ilgili bankamatik personeli olduğu iddiaları mevcut…)
Buna bilahare değiniriz.
*****
Sayın Kaplan, görev yerleri değiştirilen personelin kendisine anlattığı kadarıyla oturmuş bir yazı kaleme aldırmış ve bunu sosyal medyadan yayınlamış.
O yazıdan anladığımız kadarıyla, görev yerleri değiştirilen personeller, görev yerlerinden hoşnut değil, kendilerine ne bir görev kıyafeti verilmiş, ne eldiven vermişler, ne de o iş anlatılmış kendilerine.
Sayın Kaplan’da “bu vicdansızlıktır, bu etik değildir, bu şöyledir, bu böyledir…” demiş.
*****
Belediye tarafından ne kadar ayıp, ne kadar sorumsuzca bir davranış…!
Düşünebiliyor musunuz, iş elbisesi vermemişler, eldiven verilmemiş, iş anlatılmamış…!
Hiç etik değil, haliyle…!
Buna mı takıldı kafanız?
Elbise, eldiven verilseydi sorun olmayacak mıydı?
“Bekledik bekledik, sabrettik sabrettik…” diye başladığınız konuya ilişkin açıklama bu mu Allah aşkına?
Bula bula bunu mu buldunuz?
İşte bu noktada şehrin hafızası olan biz gazetecilere iki çift laf düşüyor.
*****
Siz neler neler yaşattınız da kimisi laf söz olmadı, kimisi haber oldu da üstünüze bile alınmadınız!
Öyle değil mi?
Biraz bahsedelim mi?
Su birader su…
Susuz kaldı bu şehir!
Ne çabuk unuttunuz?
Şu gündeme taşıdığınız çoğu bankamatik memuru olanların yanında ne kadar büyük olaylar yaşatmışsınız, şehir öğrensin mi?
*****
Siz değil misiniz, geçmişte Ramazan ayı içinde 420 kişiyi bir kalemde işten atan?
Siz değil misiniz sizden olmadığı için müdürleri sağa sola süren?
Siz değil misiniz, yol kenarlarında ve kavşaklarda çalışanları güneş altında kılıksız kıyafetsiz çalıştıran?
Siz değil misiniz Harun Ulusoy’u görevden alıp memur gibi tüm yetkilerini elinden alarak 7. kata boş bir odaya gönderen?
Sis değil misiniz bu şehri susuz bırakın?
Siz değil misiniz bu şehri lağım kokusu sararken, hiç oralı olmayan?
Siz değil misiniz 14 proje söyleyip hiç birini yapmayan adama sahip çıkan?
Daha neler neler…
*****
Bak şimdi isim isim yazıyorum kimi nereye göndermişsiniz?
Müdürlük yapmış olan Cengiz Algan’ı su deposuna sürmediniz mi?
KOSKİ eski Müdürü Talip Karaca, İnsan Kaynakları eski ve sonrasında Emlak ve İstimlak Müdürü Vedat Ülten, Park ve Bahçeler eski Müdürü Ali Akdeniz, İnsan Kaynakları eski Müdürü Hanifi İncel, Temizlik İşleri eski Müdürü Yusuf Varışlı’ya neler yaptınız?
*****
Durun daha bitmedi…
Sayın Kaplan seni doğrudan ilgilendiren bir konu…
Neredeydin o zaman?
AKP Milletvekili Mustafa Kaplan’ın amcasının oğlu Ersin Kaplan görevde yükselme sınavını geçtiği halde kadrosunu neden vermediniz?
Kaplan kadrosunu mahkeme kararı ile almadı mı?
Sayın Mustafa Kaplan, sen savunacaksan bu hadiseyi gündeme getir ve savun.
Bunu, uğruna ölümü göze aldığın Mehmet Saygılı yapmadı mı?
Sen de oturup seyretmedin mi arkadaş?
*****
Sabretmişler de, artık bıçak kemiğe dayanmış da açıklama yapıyorlarmış…
Peeehhh…
Sizin sabrınızı yer bu şehir.
Bu millete neler yaşattınız siz onun hesabını bir verin hele…
Şu gündeme taşıdıkları konuya bakar mısınız?
O savunduğun kişilerin çoğu bankamatik memuru.
Şimdi isimlerini yazdırmayın bizlere.
*****
Sosyal medyada yaptığınız açıklamalara üç beş kişi destek verirken, onlarca kişi baştan aşağı tepki göstermiş.
Buna ne diyeceksiniz.
Bildiğiniz doğru doğru değil…
Ki, bunu seçimde gördük.
Gittiğiniz yol da yol değil.
Ama siz bilirsiniz…
*****
“Beytülmala dokunmadı” dediğiniz Mehmet Saygılı, Veli Korkmaz’ın eserleri üzerine oturdu ve ufak tefek şeylerin dışında hiçbir şey yapmadı.
14 proje söyledi, hangisini yaptı?
Söyle lütfen…!
İşten çıkardığı adam Belediye çatısına intihar için çıktı da Belediye Başkanı Ahmet Önal ikna edip indirdi.
Öyle değil mi?
Daha ne anlatıyorsun her şeyi gören bilen millete?
Neyi savunuyorsun?
*****
“Beytülmala dokunmayan!” Mehmet Saygılı 72 milyon liraya Ankara Söğütözü’nden, üstelik EDS, Roketsan ve Lojistik tesislerini yapan firmanın yaptığı evlerden satın almış (güya)…
Haydi bunu da sorgulayalım mı?
72 milyon lira…
Saygılı bu parayı on senede maaşıyla mı elde etti?
72 milyon lira bir belediye başkanına 10 senede çok değil mi?
Haydi diyelim ki, peşinat verdi biraz üstünü taksitle ödüyor.
72 milyon liralık evin taksidi en kaz kaç para eder?
Haydi diyelim ki 250 bin lira.
Saygılı ne iş yapıyor da bu kadar büyük taksidi ödeyebilsin?
İnsanın aklına türlü türlü şeyler geliyor değil mi?
(Bu arada Ankara’da lüks oto satan galeri açmış diyorlar… Ne ile nasıl yaptı bunu Allah bilir… Vay anasını…)
*****
Geç bunları birader, geç…
Biz gelelim Ahmet Önal’a…
Evet Ahmet Önal’ı kınıyorum.
Niye…?
*****
Kimseyi işten çıkarmadığı için.
Müdürleri alıp alıp sizin gibi silkelemediği için.
Hiçbir personeli sizin gibi rencide etmediği için.
Ayyuka çıkmış yolsuzlukları, hırsızlıkları, rüşvet çarkını açık ederek sizi rezil etmediği için.
Siz dahil, sizin mahalleyi oturup baştan aşağı eleştirmediği için.
EDS başta olmak üzere bir çok konudaki ihalelerde Sayıştay raporları ortada olmasına rağmen, Mehmet Saygılı başta olmak üzere sizi afişe etmediği için.
Mehmet Saygılı gibi “Ben kibirli bir adamım, burnum yere düşse eğilip almam…” gibi küstah ve Allah’ın bile gücüne gidebilecek herhangi bir laf etmediği, sizin gibi milletin yanında görünüp de millete tepeden bakmadığı için.
Su sorununu halletmeye çalıştığı için.
Alt yapı sorununu halletmeye çalıştığı için.
KINIYORUM…
Hem de baştan aşağı.
*****
İki ay olmuş, herkesle barışık bir Belediye Başkanı, herkese kapısı açık bir Belediye.
Her gün bir çok yerde patlak, ki sizin eseriniz…
Her gün sokakta, her arızanın başında, her gün esnaf ve mahalle gezisinde…
Mehmet Saygılı’nın o çok değerli “kibiri” ile “Sizin bildiğiniz gibi değil”, yani “siz ne anlarsınız” demeye getirdiği işleri sırasıyla yapmaya başlamış…
Çullu, Aşağı Mahmutlar, Sanayi mahallelerinde alt yapı işlerine girişmiş…
Gazetecilerin Saygılı’ya “parça parça yapılamaz mı?” dediğinde, gazetecilere “işinize bakın siz” dercesine tersleyen Saygılı’ya inat o işleri parça parça yapmaya başlayan…
Düğün Salonu, Gelin Arabası, Gasilhane, Sinema Etkinlikleri, öğrencilere Akademik Kurs, Ücretsiz İnternet Hizmeti ve saire…
Arıtma Tesisi’nde 2014’ten beri devam eden arızaları onaran, pompa, makine ve trafoları değiştiren…
*****
Siz o ara neredeydiniz de iki üç kişinin don, koynek, eldiveninin peşine düştünüz?
Üç kişi oraya, beş kişi şuraya gitse ne olur, gitmese ne olur?
Siz personeli değil, müdürleri rezil kepaze ettiniz…
Sizin Saygılı, “maaş ödemekle” övünen bir adamdı.
Ortada iki üç küçük çalışma dışında eseri yoktu, “maaş ödüyorum” diye hava atıyor, siz de bunu satıyordunuz.
Haksız mıyız?
Ne oldu şimdi üç tane bankamatik memuru sıkıntı yaşadı diye nüfusumuzu sizin üstünüze mi geçirelim?
*****
Bu şehir size Ahmet Önal’ı yedirmez…
Bırakın bu işleri.
Bu şehrin daha bir sürü, tamamı sizin yığın yaptığınız çözülecek sorunu var.
Üç kişinin işine kalmadı bu şehir.
Kusura bakmayın…
Dost acı söyler…