Kırıkkale CHP Milletvekili Ahmet Önal, Makine Ve Kimya Endüstrisi ve çalışan işçilerin sorunları, çiftçilerimizin sorunları ve Balışeyh İlçesinde yaşanan imar sorunu hakkında TBMM´de basın açıklamasında bulundu.
ÖNAL DURUMU ANLATTI
Önal, "Kırıkkale Anadolu´nun ortasında Çalışan üreten vergi veren Her dönem ülkesi için fedakarlığı fazlasıyla yapan, aynı zamanda en çok şehit veren şehit cenazesi geldiğinde vatan sağ olsun deyip evladını toprağa veren kahraman insanların yaşadığı Kırıkkale´miz bir Cumhuriyet kentidir. Bu kentin en önemli sanayi kuruluşu Makine ve Kimya Endüstrisi ile bağlı fabrikalarıdır. 1921 yılında kurulan bu fabrikalarımız Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yurt içi ve yurt dışı neredeyse bütün mühimmatlarını tek başına karşılamış devlete ait bir kurumdur. Bu fabrikalar kurulduktan itibaren Kırıkkale hızla büyümüş, hızla göç almış ilk başlarda ilçe 1989 yılında da il olmuştur. Bu kentte doğrudan ya da dolaylı olarak herkes Makine Kimyanın ekmeğini yemiştir. MKE Kırıkkale´ye çok şeyler katmıştır. Kırıkkale´de Kırıkkale demek Makine Kimya demektir. Makine Kimya fabrikaları demek Kırıkkale demektir. Milli Savunma Sanayimizin göz bebeği olan bu kurum halen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yurt içi ve yurt dışında kullandığı malzemeleri üretmeye devam etmektedir. Zeytin Dalı, Fırat Kalkan´ı, Barış Pınarı operasyonlarında MKE´nin ürettiği mühimmatlar kullanılmıştır. Hem Kırıkkale´miz hem de Türkiye için önemli olan bu sanayi tesisleri Maalesef eski günlerinden çokta uzaktır. Özellikle 90 öncesi neredeyse 20.000 işçinin çalıştığı bu tesislerde bugün itibari ile yaklaşık toplam işçi ve memur sayısı 5490 dır. Daha önce Makine Kimya fabrikalarında faaliyet gösteren kimi atölyeler bugün kapanmıştır. Top fabrikasına bağlı dökümhane, Mühimmat Fabrikasına bağlı sandık atölyesi, MKE´ye bağlı Çelbor çoktan kapanmıştır. Milli Savunma Sanayimizin gözbebeği olan bu fabrikalarımız kapatılarak ya da küçültülerek ne yapılmaya çalışılmaktadır. Zaten pek çok askeri mühimmatı yurtdışından ithal eden ülkemiz yurt içi ve yurt dışı savunmasında kullandığı malzemelerin sağlandığı MKE fabrikalarını küçülterek aslında ne yapmak istemektedir. Her defasında yerli ve milli olduğunu iddia eden İktidar partisi yetkililerinin yerlilik ve millilik anlayışı Makine Kimya fabrikalarını küçültmekten mi geçmektedir. Makine kimyanın fabrikalarının sorunları bunlarla da bitmiyor burada çalışan işçi ve memur sayısının toplamının 2970´i kadrolu işçidir.
MKE AÇIKLAMASI
2970 kadrolu işçinin en önemli problemi düşük maaş almasıdır. KİT´ler içindeki faaliyet gösteren fabrikalar içinde neredeyse en düşük maaşı MKE işçilerine vermektedir. Neredeyse yaz boyu gezdik MKE fabrikalarını birkaç kez ziyaret ettik. Barut fabrikasına, Mühimmat fabrikasına, Top fabrikasına, Silah Fabrikasını gittik. İşçilerimizle birlikte bir bardak çay içme fırsatı bulduk. Bazı işçi kardeşlerimiz maaş bordrolarını gösterdiler. İşçilerin aldığı maaş neredeyse asgari ücretin birazcık üzerinde. Kamuda çalışıyorsunuz, önemli bir iş yapıyorsunuz, Türk Silahlı kuvvetlerine gece gündüz mühimmat üretiyorsunuz, ama aldığınız maaş asgari ücretin birazcık üzerinde. Bu gerçekten çok üzücü. Sorunları Bununla da bitmiyor. Özellikle her yıl Haziran ayından itibaren MKE de çalışan işçi kardeşlerimiz % 30 ları geçen hatta % 38 lere varan yüksek vergi dilimine giriyorlar. Buda makina kimya işçisinin en temel problemlerinden biri. MKE fabrikalarda top üretiyorsunuz, mermi üretiyorsunuz, fırtına obüslerine obüs mermisi üretiyorsunuz yani tehlikeli iş yapıyorsunuz ama size ağır işçilik tazminat verilmiyor. TSK tarafından Suriye´de Afrin´de gerçekleştirilen terör unsurlarına karşı gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekatında da kullanılan mühimmatın büyük bölümü Kırıkkale MKE de üretildi. Zeytin Dalı Harekatında yoğun olarak kullanılan sığınak delici mühimmat, fırtına obüslerinin obüs mermileri MKE işçileri tarafından üretildi. MKE işçilerimiz Zeytin Dalı Harekatında ordumuz yurt dışında görevde, ordumuzun mühimmata ihtiyacı var diyerek MKE´nin fedakar, cefakar işçileri her gün 1 saat üstelik gönüllü olarak fazla mesai ücreti almadan üretim yaptı. MKE´de bomba üreten işçilerimize ağır işçilik tazminatı verilmelidir. O kadar fedakarca bir şekilde çalışırken işçi kardeşlerimizi görmezden gelmek onlara yapılan en büyük haksızlıktır. Geçtiğimiz dönem toplu iş sözleşmesi dönemiydi MKE işçileri uzun süre çıkacak zam oranlarını merakla beklediler ancak yapılan görüşmeler sonunda MKE işçileri gene hak etekleri ücret zamlarını alamadılar ve bir kez daha hüsrana uğratıldılar. Milli Savunma Bakanlığı Savunma Komisyonu Üyesi olmam nedeniyle çalışmalar yaptım. Hem Milli Savunma Bakanlığına hem de diğer bakanlıklarımıza yazılı soru önergesi verdim. Bu soru önergemizin MKE de çalışan kadrolu ve taşeron işçilerimiz içindi. Hükümet tarafından kamuda çalışan taşeron işçilerimize kadro verilmesi ile ilgili bir çalışma yapıldı bu çalışma tüm toplumda olduğu gibi Kırıkkale´de MKE de çalışan taşeron işçi kardeşlerimiz tarafından ilgi ile takip edildi. 2018 yılında bir kararname çıkarıldı bu kararname ile MKE´nin de içinde bulunduğu taşeron işçileri 2018 yılı yıl sonunda kadroya alınmaları öngörülmüştü. Ancak 2018 yılından sonra 2020 yılına giriyoruz ama halen MKE işçileri kadrolarını alamadılar. Bu çalışma bununla da bitmedi.
MÜCADELE ETMEYE DEVAM
Böyle bir çalışma olup olmadığını kadro sözü verilmesine rağmen MKE de çalışan işçilerimize neden kadro vermiyorsunuz sorusunu Milli Savunma Bakanlığına birkaç kez sordum. 24 Eylül 2018 tarihli yazılı soru önergesine Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR´ın verdiği cevap şöyle; 08.01.2019 2018 yılı içinde herhangi bir çalışma yada sınav yapılmamış ve kadroya geçirilen olmamıştır, çalışmanın ne zaman yapılacağı da belli değildir denmiştir. Cumhurbaşkanlığının yayınladığı bir KHK var bu kararnamede taşeronda çalışan işçilere kadro verin deniyor. Ama Milli Savunma Bakanlığı yaklaşık 2 yıldır Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin gereğini yerine getirmiyor ve ve MKE´de çalışan işçilere kadro vermiyor. Kararnamenin gereğini yerine getirmediği için suç işliyor. Buradan Milli Savunla Bakanlığına sesleniyoruz! Bu kararnamenin gereğini yerine getirin ve taşeron işçilerimize kadro verin. Yine 16 Ekim 2019 tarihinde 1661 sayı ile benzer 2. bir kararname daha çıkarıldı Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin 8. Maddesinde hizmet alımı yoluyla çalıştırılan personelin sürekli işçi kadrolarına istihdamını düzenliyor. Bu düzenleme ile 04.12. 2018 tarihi itibariyle en az 2 yıl kesintisiz olarak teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda çalıştırılmış ve çalışmasına devam edeceklerin kadroya alınacağı söyleniyor. Ancak hiçbir kararnamenin gereği yerine getirilmedi. Bundan sonrada biz bu konunun takipçisi olacağız. Buradan MKE´de çalışan işçi kardeşlerime sesleniyorum. Sizlere bu kadroyu alıncaya kadar sizin mücadelenizde sizinle beraber omuz omuza durmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.
ESKİ GÜNLER ARANIYOR
Yine merak edilen bir başka konu MKE özelleştirilecek mi, özerkleşme adı altında işletme devri yapılacak mı yani MKE fabrikalarının Sakarya´daki tank Palet Fabrikasının akıbeti gibi olacak mı? Bu koda Milli Savunma Bakanlığımıza vermiş olduğumuz yazılı soru önergemize Bakanlığın verdiği cevap MKE fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili bir çalışma yapılmamaktadır denmiştir. Yani MKE fabrikaları şimdilik özelleştirmelerden kurtulmuş gibi gözükmektedir. Daha önce MSB tarafından verilen sözler yerine getirilmedi. Umarız bu konuda verilen sözler yerine getirilir ve sözlerinin arkasında dururlar ve gereğini yerine getirirler. Çünkü MKE fabrikaları hem Türk Silahlı Kuvvetlerimizin hem Kırıkkale´nin hem de tüm Türkiye´nin Milli Savunmasını ilgilendiren önemli görevleri yerine getiren dev bir sanayi tesisidir. Söz konusu Kırıkkale iken birkaç şey daha söylemek istiyorum. Çok iyi hatırlıyorum İlkokul kitaplarında sanayileşmiş 8 şehir arasında ilçe olmasına rağmen Kırıkkale´nin ismi geçerdi. Ancak bu günlerde maalesef Kırıkkale´nin eski günlerini aradığını biliyoruz. Kırıkkale´de iş bulma ümidini çoktan kaybetmiş hemşerilerimizin büyük çoğunluğu çoktan başka şehirlere göç etmiş durumda. Ankara´da yaşayan Kırıkkalelilerin sayısı yaklaşık 200.000, Kırıkkale´nin toplam nüfusunun 260.000 olduğunu düşündüğünüzde neredeyse bir Kırıkkale Ankara´da yaşıyor. Kırıkkaleliler sadece Ankara´da değil Çorlu´da, Çerkezköy´de on binlerce Kırıkkaleli ekmeğinin peşinde buralarda bulunan fabrikalarda ekmeğini kazanmak için çoktan ailesini, çoluğunu, çocuğunu, annesini, babasını, doğup büyüdüğü toprakları terk etmiş uzak şehirlere yerleşmişlerdir.
BORÇLARINI ÖDEYEMEDİLER
Bir başka önemli konu ise Kırıkkale Merkezde 3 tane, 3 tanede ilçemizde de 1 er tane olmak üzere toplam 6 tane icra dairesi var. Bu 6 icra dairelerimizde toplam derdest icra sayısı 40.000 in üzerinde. Kırıkkale´de devam eden 42.500 icra dosyası var. Neredeyse Kırıkkale´de her 5 kişiden birisi icralık pozisyonda. Bu icralık arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu da çiftçilikle uğraşan insanlar. Çiftçilerimizin traktörleri hacizli toprakları maalesef yabancı bankalara ipotekli, mazotu, gübreyi, tohumu pahalıya alan çiftçimiz her yıl bir önceki yıla göre borçlarının katlanarak arttığını görüyor. Çiftçimiz bu yılda vadesi gelmesine rağmen Ziraat Bankasına olan borçlarını ödeyemedi. Tüm çiftçimizin en acil sorunlarından birisi banka borcunun ertelenmesidir. Borçlarının yeniden yapılandırılması ve ertelenmesi için ciddi çalışma bekliyor. Bu konuda Kırıkkale Milletvekili olarak TBMM´ne bir tane teklif verdim. Umarım iktidar partisi ve diğer muhalefet partileriyle hep beraber siyasetin dışında olan bu konunun desteklenmesine ve borçlarının ertelenmesini sağlarız. Kırıkkale´mizin 8 ilçesi var. Sulakyurt´tan Keskin´e, Delice´den Yahşihan´a kadar bu ilçeleri ve bunlara bağlı köyleri hepsini gezdim ve geziyorum. Çiftçilerimizin söylediği çok ilginç konular var bir çiftçi amcamız diyor ki; son iki yıldır toprağıma gübre dökmeden toprağımı ekiyorum. Bir başkası diyor ki; geçen sene aynı tarlaya 1 ton gübre dökmüştüm bu sene yalnızca 200 kg gübre dökebildim. Sebebi ise gübrenin fiyatının yok yüksek olması. Bu iktidar döneminde çiftçimiz ilk defa tarlasını gübresiz ekmiştir. Bu gerçekten çok acı bir konu. Peki rekolte ne olacak diye sorduğumda, rekolte düşecek, bu iş Allaha kalmış ne çıkarsa ona razıyım diyor. Yanlış tarım politikalarının Kırıkkale´mizi ve Türkiye´mizi getirdiği nokta bu. Bu sıkıntıları maalesef hep beraber yaşıyoruz. Bir zamanlar ?Köylü Milletin Efendisi? iken bugün köylümüz hızla yoksullaşmıştır.
BELEDİYE TARAFINDAN GİDERİLMELİDİR
Son konumuz Balışeyh ilçemiz Kırıkkale merkeze 20 Km mesafede, yıllardır nüfusu 2000 olan Kırıkkale-Samsun yolu üzerinde şirin bir ilçemizdir. Bu ilçemizde Balışeyh Belediyesi tarafından çok kapsamlı bir imar uygulaması yapılmış. Bu imar uygulaması ile Beyobası, Işıklar, Uzunlar ve Akçakavak Köylerindeki tarım arazilerinin çok büyük bir kısmı mücavir alana, daha sonrada imar uygulaması sonucu parsellere ayrılmış. tarımsal araziden, sanayi vasfındaki imarlı arsalara dönüştürülmüş. Ancak yapılan bu işlemlerden köylülerin haberi yok. Yaklaşık 6000 dönüm tarım arazisi imara sokulurken kendisine haber verilmiş 1 tane çiftçi yok. Çiftçilerimiz arazileri ile işlem yaparken tapuya gittiklerinde tapuda tarlalarının kendilerine ait olmadığı görmüşlerdir. Tapularını göstermişler ancak bu tapu sizin değil belediye imar uygulaması yaptı, artık burda senin yerin kalmadı yada % 40 a varan düzenleme ortaklık payı adı altında bu arazi, tarla senin elinden alındı. Bunun üzerine çiftçilerimiz soluğu belediye binasında aldılar. Belediye ye gittiklerinde de kendilerine sıkıntılarını açıklayıcı ve aydınlatıcı bir cevap alamamışlardır. Çiftçiler bana ulaştılar, kendilerini ziyaret ettim sorunlarını dinledim. Konunun muhatabı Belediye Başkanı´na ilettim köylülerimiz arasındaki problemi çözmeye çalıştım. Ama aradan geçen zamana rağmen maalesef bu 4 köydeki haksız imar uygulaması sonucu mağdur olan vatandaşlarımızın mağduriyeti giderilememiştir. Bu imar uygulamasında yapılan ilginç bir şeyde daha önce yapılan belediyenin imar uygulamalarında % 5 ya da % 10 civarı düzenleme ortaklık payı alınırken bu son uygulamada alınan düzenleme ortaklık payı ortalama %38 lere ulaşmıştır. Yani çiftçimizin tarlasının yarısı bu uygulama ile elinden alınmıştır ve çiftçimizin elindeki tarım arazisi azalmıştır. Güya sanayi arsası yapılmıştır ancak imar uygulamasının yapıldığı yere baktığımızda hiçbir sanayi tesisi ve yatırımı yok. Madem öyle vatandaşın, köylünün elinden tarlayı, tarım arazisini alıp, sanayi arsası olarak değiştirilmesinin ne anlamı var. Hangi zorunlulukla yapılmıştır. Bunun çiftçilerimize yarattığı başka bir zorluk ise önceden tarım arazisi vergisi üzerinden vergi verirken artık sanayi arsası üzerinden daha yüksek oranda vergi vermek zorunda kalacaklardır. Yapılan haksızlıktır. Yapılan hukuka aykırıdır. Yapılan zulümdür. Bu konuda çiftçilerimiz Kırıkkale idare mahkemesi nezdinde birçok dava açmıştır. Umarım bu davalar sonucunda mağdur olan çiftçilerimizin müdüriyetlerini engellemiş olurlar. Burada yapılan bir haksızlık var bu haksızlığın biran önce yine haksızlığı yapan belediye tarafından giderilmelidir´´dedi.