Türkiye Kamu-sen Kırıkkale il temsilcisi M. Yaşar Şahindoğan yaptığı açıklamada “Bilindiği gibi bu yıl sekizinci defa toplu görüşme masasına oturduk. Toplu sözleşme ve grev hakkı da, Uzlaştırma Kurulunun kararlarına uyulması da çağdaş yönetim anlayışının bir gereği iken; ayak direyerek memuru karşınıza almanın, ardından da uluslar arası baskılarla düzenleme yapmaya çalışmanın hiç kimseye faydası olmayacaktır” dedi.
Türkiye Kamu-sen Kırıkkale il temsilcisi M. Yaşar Şahindoğan “2002 yılından beri kamu görevlilerinin kronik hale gelmiş sorunlarının çözümü, hak ve menfaatlerinin ilerletilmesi için toplu görüşme masasında mücadele yürütmekteyiz. Yapılan toplu görüşmelerde her ne kadar arzu edilen sonuç sağlanamasa da kamu görevlilerinin mali ve özlük hakları ile ilgili olarak kat edilen mesafe azımsanamayacak derecede önemlidir. Ancak, yine de siyasi irade kamu görevlilerinin hayati derecede önemli gördüğü sorunların pek çoğuna hala çözüm üretmemiştir. Bu kazanımlarımıza rağmen, kurumlardaki ücret adaletsizliği, düşük ücretler, çalışma ortamının uygunsuzluğu, araç, gereç yetersizliği, tayin, terfi, atama ve görevde yükselme yönetmeliğinden kaynaklı adaletsiz uygulamalar gibi pek çok sorun, kamuda hizmet kalitesinin artmasının önündeki en önemli engellerdir. Bu sorunların çözülmesi için, toplu görüşmelerde geride kalan süreçte uzlaşmayı arayan sürekli memurlar olmuştur. 2009 yılı toplu görüşmeleri de benzer şartlarda gerçekleşmiştir” dedi.
Türkiye Kamu-sen Kırıkkale il temsilcisi M. Yaşar Şahindoğan “Türkiye Kamu-Sen toplu görüşmelerdeki talepleriyle, kamu görevlilerinin kendileri ve aileleri için insanca yaşama yetecek ölçüde bir ücrete kavuşturulması, devlet memurlarımızın büyük devletimize yaraşır şartlarda modern çalışma ortamlarında hizmet vermelerinin sağlanmasını amaçlamıştır. Bu nedenle ekonomik gerekleri, 2003 yılında kaldırılan refah payı uygulamasını ve Uzlaştırma Kurulunun bugüne kadar verdiği kararları göz önünde bulundurarak hazırladığımız taleplerle toplu görüşme masasına oturduk. Yetkililerden talebimiz, ekonomik krize karşı alınan tedbirlere paralel olarak, yalnızca üretim kesiminin değil, tüketimin de desteklenmesi ve ülkemizdeki kaynakların adil bir şekilde kullanımının sağlanmasıdır. Ancak bu şekilde ekonomik krizden çıkılabilir, gelir dağılımında adalet sağlanabilir. Tüketim kesiminin desteklenmemesi nedeniyle ekonomik krizin etkileri ağır olmakta, kaynağın adil dağıtılmaması nedeniyle de yük tamamen dar ve sabit gelirlilerin omuzlarına yüklenmektedir. Bugün TÜİK tarafından açıklanan sanayi üretimi rakamlarına baktığımızda alınan bütün tedbirlere rağmen sanayi üretiminin geçtiğimiz ay da %9,2 oranında düştüğünü görüyoruz” sözlerine yer verdi.
Haberkale