Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Alerji-İmmunoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. A. Füsun Kalpakoğlu, 9 Aralık Dünya Alerji Günü dolayısıyla Tıp Fakültesi Konferans Salonunda seminer düzenlendi.
Kalpakoğlu, Dünya Alerji Günü`nün bu yıl ana tema olarak `çocukluk çağı astımı`nı seçtiğini belirtti. Çocuklarda görülen astımın yüzde 85-90`ının alerjik olduğunu ve hayat boyu astımın büyük bir kısmının çocuklukta başladığını anlatan Kendirli, çocuk astımının erken tanısı, doğru takip ve tedavisinin önem taşıdığını söyledi.
Tüm alerjik hastalıklarda en büyük risk faktörünün anne babadan geçen kalıtsal bir alerjik yatkınlığın olduğunu söyleyen Kalpakoğlu şöyle konuştu: "Alerjik hastalıkların gelişmesinde yalnız genetik faktörlerin değil çevre faktörlerinin de önemli rolü olduğu bilinmektedir. Enfeksiyon, sigara dumanı, hava kirliliği, rutubetli evde yaşama, şehir tipi yaşama hastalığın gelişmesini tetikleyen faktörlerdir. Alerjik hastalıklar alerjik nezle, astım, egzema, besin alerjisi, ilaç alerjisi, böcek alerjisi şeklindedir."
Alerjik bünyeli kişilerde, alerjen ile karşılaşma sonu burun akıntısı ve tıkanıklığı, aksırık, kaşıntı gibi yakınmaların oluştuğunu belirten Kalpakoğlu, şunları söyledi: "Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte alerjik nezle görülme sıklığı yüzde 10 ile yüzde 25 arasında değişmektedir. Alerjik nezle burunda neden olduğu yakınmalar ile iş ya da okul başarısının düşmesi, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon bozukluğu, uyku bozuklukları gibi yakınmalar ile yaşam kalitesinde bozulmalara yol açabilir. Ayrıca sinüzit, orta kulak iltihabı ve astım gelişmesine yol açar. Bu sebeple alerjik rinitli her hastanın astım gelişimi yönünden dikkatle izlenmesi gerekir. Alerjik nezleli hastaların yüzde 30-35`inde astım, astımlı hastaların yüzde 80-85`inde alerjik nezle vardır. Alerjik nezle astım için önemli bir risk faktörüdür."
