?Ülke yanarken muhaliflik olmaz?
?Allah´tan başka kimseye biat etmem?
Tekirdağ F Tipi Cezaevi´nde yatmakta olan Alattin Çakıcı, sosyal medya hesabından Atalay akıncı isimli bir şahsın kendisine yönelik yorumları ve paylaşımı üzerine bazı açıklamalarda bulundu ve TBMM´ye MHP´ye partilerin gurup başkanlıklarına ve kamuoyuna seslendi.
YİNE ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR YAPTI
Çakıcı açıklamasında Bahçeli´ye destek olduğu için kendisini eleştiren Atalay Akıncı´ya Bahçeli ve MHP´ye desteğinin nedenini açıkladı, ayrıca ülke yanarken aralarında geçen tüm husumete rağmen Ülkenin, Milletin ve Devletin menfaati için Başkomutan sıfatıyla teröre ve terör destekçisi bir çok ülkeye karşı savaş vermekte olan Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan´a da destek olmaya çalıştığını ve destek açıklamalarında bulunduğunu belirtti. Vatan, Millet ve Devlet menfaatinin bunu gerektirdiğini vurgulayan Alattin Çakıcı, hayatı boyunca Allah´tan başka hiç kimseye biat etmediğini, şu anda da hiçbir siyasi parti veya başkanına biat etmediğinin altını çizdi.
YORUMA AÇIKLAMA YAPTI
Çakıcı Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevinden avukatı aracılığıyla UYAP kanalıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı´na ve Milliyetçi Hareket Partisi´ne, parti gurup başkanlarına ve kamuoyuna yönelik açıklamasında şunları söyledi: ?Arkadaşım Yusuf Teke´nin sayfasına Atalay Akıncı isimli şahıs, sosyal medya üzerinden bir yazı göndererek yıllar evveli ile ilgili, evet Fransa´da yattığım yıllarda Mesut Yılmaz hükümeti yıkılmadan evvel ve yıkıldıktan sonra Fransız hükümeti 16 ay sürekli her türlü psikolojik baskı yapmak kaydıyla bir nazi dönemindeki gibi baskılara maruz kaldığım, Fransa´daki mahkemelerde dile getirmiştim. Bu Türk basınında da yer almıştı.
HELİKOPTER İHALE KONUSU
Türkçe bilen Fransız gizli servisi, onun dışında Türk asıllı tercümanların tercümanlığımı yasaklamışlardı. İstanbul doğumlu Ermeni asıllı olan bayan Sofi´ye sordum ?hani insan haklarının beşiği diyordunuz. Buradaki insanlık dışı uygulamalara sen de şahitsin.? Soruyu sorunca verdiği cevap ?Alattin bu işin arkasındaki şu andaki mevcut hükümetin Fransız hükümetiyle birlikte hareket edip, senin bu psikolojik baskılara karşı direncini yitirip kendi kendine zarar vermeni, kendi canına zarar vermeni istiyorlar? dedi. ?Peki devrilen hükümetin Başbakanı şu anda Başbakan Yardımcısı, onun düşünmesi normal, ya Fransızlar niçin?? diye sorunca, ?sebebi 4 milyon dolarlık helikopter ihalesi? diye cevap verdi.
HEPSİ MEDYADA YER ALDI
Bahçeli bu çirkin organizasyonun içinde karakter ve şahsiyetini yıllardır bildiğim için olması mümkün değil. Türkiye´ye iade edildikten sonra Karagümrük olayıyla ilgili savcı tutuklanmamı talep etti. Sorgu hakimliğine çıkarıldığımda sorgu hakiminin bana bir sorusu oldu. ?Evladım, bu arada Ankara´da kimleri rahatsız ettin?? diye soru sordu bana. Ben de normal bir evvelki hükümetin Başbakanı, hükümet devrildiği için şu anki Başbakan Yardımcısıdır. O dönem sayın Bahçeli, Başbakan Yardımcısı olduğu için ekonomik koşullarda işi olmayan, ekmeği farklı alanlardan temin etmeye çalışırken bazı yasa dışı oluşumların içerisinde olan 12 Eylül evvelinin davasını kalbi gönül vermiş bazı ülkücülerle ilgili seçim meydanlarında ve iktidarda iken partiye zarar gelmesin diye partiyi savunma refleksiyle bu tip açıklamalarda bulunduğumu kendide bilir. O günkü basın ve medyada da yer almıştır.
DEVLETİN BEKASI İİÇİN
Doğru olan bir kişinin hapishanede uzun yıllar yatması önemli değil. Doğrusu Devletin bekası için oluşmuş bir kutlu davanın devamıdır doğru olan. Bu düşünceyle hareket etmişse hakkım ona helal olsun. Eğer böyle bir oluşumun içinde bulunmamışsa Rabbim kendini yürüdüğü yollarda muzaffer etsin derken kendisine şunu hatırlatmak isterim. Çok zor bir sürecin içerisinden ülkemiz geçiyor. 12 yıllık Ak Parti hükümeti döneminde Kürtlerin tarih süreci içerisinde olmayan bazı insan haklarını AK Parti döneminde gerçekleşirken, Devletin otoritesi, yargı organları, basın ve yayın kuruluşları, yandaş medyalara bölünerek çözüm süreci adı altında PKK-KCK meşru zeminlere taşınmaya çalışıldı. Her iki medyanın da ülkemize zararı dokunmuştur.
DİNLER TARİHİNDEN ÖRNEK
Muhalefet kanadında olan vatanı savunma refleksiyle bazen normal düzeyde bazen de dozunu artırarak gündemdeki dalgalanmalara neden olmuştur. Ömrümce doğru bildiğim hele vatan için sonu ölüm bile olsa söylemezsem anamın emzirdiği süt bu dünyada ve öbür dünyada harem olsun. Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile sürekli mahkemelik halindeyim. Asla onun sözlerine geçmişte biat etmedim. Gelecekte de asla biat etmem. Ama doğru olanı da düşmanım bile olsa savunmamak namussuzluk ve şerefsizliktir. Her insan gücünü eçirdiği zaman nefis kabarabilir. Çevresindeki yalakalar yanlış yönlendirebilir. Hep insanız, nefis taşıyoruz. Allah´ın Resulleri bile, Salih kulları nefis kaynaklı noktaya düştüğü dinler tarihinde görülebilir.
HZ. DAVUT ÖRNEĞİ
Kendisine kitap gelen Davut a.s. bir gün bir noktaya bakarken insan gözünün göremeyeceği bir böceği görüyor. Şeytanın kendini tetiklemesiyle kendi kendine soruyor: ?Allah bu böceği acaba niye yarattı?? Şah damarımızdan bize daha yakın olan Rabbim böceğe diyor ki konuş. Böcek de dönerek ?Ya Allah´ın resulü, diyorsun ki Allah bu böceği niye yarattı acaba? Her gün Rabbime Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber der zikrederim? deyince, Davut a.s. secdeye kapanarak gözleri yaşlı, ?Ya Rabbim beni affet? diyerek dua eder. İnsanoğlu hata yapabilir. Hatanın başka bir örneği de Mekke´de genç, onurlu, yiğit, mert, korkusuz Ebu Cehil ve arkadaşları ile hareket eden Ömer Bin Hattab efendimizi öldürmeye giderken Allah kalbine hidayet nurunu nasip ederek nefsini ayaklar altına alıp, göz perdeleri açılarak kulaklarındaki ağırlığı Rabbim kaldırarak bakış açısı tamamen değişerek Efendimiz´e tabi olup, günümüzde hâlâ İslam dünyasında adaleti tartışılmayan Aşerei Mubeşşiredendir.
ERDOĞAN YALAKASI DEĞİLİM
Tayyip Erdoğan´ın yalakası değilim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti´nde hiçbir siyasetçinin de yalakası değilim. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletine gönülden vatandaşlık bağıyla bağlı olan, sosyal hayatım gereği yasaları ihlal etmiş ülkesini seven bir vatandaşım. Daha evvel kıra dayalı şehir gerillacılığı ile ilgili bir basın açıklamamdaki açıklamalarım Türkiye´nin Doğu´sunda harfiyen uygulanmaktadır. Kandil´deki Devletimizin ve Milletimizin, Ülkemizin üzerinde tarih boyunca by-pass yapmak isteyen sömürgeci Batılı güçlerin uşak ve köpeklerinin 17 maddelik almış oldukları kararı basınla paylaştım. 7 Haziran seçimlerinden sonra bir milli birlik hükümeti kurulması bu ülkede elzemdi: AKP-MHP-CHP? En azından bir yıl terörün tamamen kırda, Doğu´aki şehirlerde, metropollerde pasifize edilmesi için Batılı güçler bugünkü okuduğum gazetede Hürriyet´e yapılan saldırıyı esefle kınıyor, o Batılı güçler şehitlerimiz için PKK yandaşlarını Türkiye´de kalem silahşörlüğü yapan medya mensuplarını neden kınamadılar?
HZ. İKRİME ÖRNEĞİ
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Milletine namus sözü vererek ?terörün kökünü kurutacağız? dedi. İki gün evvel basın konuşmasında ?2000 kişi onlardan öldürdük.? Demiyor ki ?devletin kolluk mensuplarının yaptıkları operasyonlarda 2000 kişi kaybettiler.?Kendisini, ailesini direkt hedef göstererek ?benim emrimle öldürüldü? demek istiyor. Yukarıda bahsettiğim gibi Ebu Cehil´in oğlu Hz. İkrime´den de bahsetmek isterim. Efendimiz döneminde İslam´a zarar veren, Mekke´nin fethinden sonra kaçıp Yemen´e giden Hz. İkrime´yi karısı getirerek kalbi olarak kelime-i şahadet getirdikten sonra bir çok İslam savaşlarında kahramanlık yaptığını İslam tarihi anlatmaktadır.
YECÜC MECÜC MİSALİ
Bir insan yanlışından dönüp doğruyu görüp, göz perdeleri açılırsa kulaklarındaki ağırlık kalkarsa, millet adına ?terörü kurutacağım? diye söz vermişse Allah yardımcısı olsun. Şayet oy ve iktidar için bir müddet sonra sözünden dönerse Rabbim, Tayyip Erdoğan´ı bildiği gibi yapsın. Bunu 7 Eylül´deki mahkemede ifademde zabıt altına aldırdım. Allah bildiği gibi yapsın kavramı çok geniş bir kavramdır anlayana. Allah adamı rezil de eder vezir de eder, onursuz da eder, şeref yoksunu da eder. Son günlerde şehitler vermekteyiz. Ateş düştüğü yeri yakar. 12 yıldır Türk toplumunun duyguları patlama noktasına gelmiştir. PKK´nın isteği Türk Milletinin psikolojik yapısını dünyada en iyi bilen Kürtlerdir. Sokağa inip büyük şehirlerde ve Türkiye´nin batısında sokak çatışmalarına doğuda yaptıkları eylemlerle zemin hazırlayıp büyük şehirlerde kalabalık ve büyük alışveriş merkezlerinde bomba patlatarak tarih süreci içerisinde Türk düşmanı olan batılı sömürgeci devletlerin desteğini arkasına alarak doğuda bazı illerde cephe oluşturmak kaydıyla Birleşmiş Milletler´i devreye sokarak batılı patronlarıyla bu Kur´an´da ismi geçen Yecüc Mecüc artıklarını ülkemize karşı 37 yıldır kullanmaktadırlar.
HER BİREYİN NAMUS BORCUDUR
Burada bir şeye vurgu yapmak isterim. Yecüc Mecüc artığı cümlesini dinine bağlı, bu ülkeye gönül vermiş hiçbir Kürt kardeşimizle ilgili değildir. Adadaki Zerdüşt peygamberiyle yola çıkmış Türk düşmanlarıyla ilgilidir. Ülke yanarken önce yangın söndürülür. Yanıp kül olan bir binanın içindeki suç evrakları da yanar. Bu ülkede yolsuzlukların olduğunu yıllardır basınv e medyada izliyoruz. Kimler ne kadar suçlu, kimler ne kadar suçsuz devlet arşivlerinde mevcut. En iyi de alemlerin Rabbi olan El Hak bilir. PKK´nın dışındaki parti ismi vermeksizin Devletin bekası için geçmiş kin, nefret, iktidar hırsını bir kenara bırakıp Devletin yanında yer alırken yönetimi de oto kontrol sistemiyle izlemek eski günlere dönmemek için her siyasetçinin ve her bireyin namus borcudur.
SAHTE KAHRAMANLIK YAPQMAM
Devletimiz kararlı olduğu sürece kahraman Askerimizin, kahraman Polisimizin sadece sevgiye ihtiyacı vardır. Şu anda PKK ile mücadelede tüm vatan sathında muhaliflik yapan ne Müslüman olabilir, ne Atatürkçü olabilir, ne ulusalcı olabilir. Buna yandaş medya, anti medya da dahil. Muhalif olmamak demek derken Recep Tayyip Erdoğan´ın şahsına biat eden de Allah´a şirk koşmuştur. Onun makamına, makamda otururken doğru kararlarını desteklemek bu zor süreçte vatandaşlık görevidir. Bu canın sahibi Allah´tır. Vakit geldiği zaman Allah´ın zaman diliminde bir çizik ileri-geri oynamaz. Beni sevmeyen bu ülkede kim olursa, PKK olur, DHKP-C olur, sözlerim hoşuna gitmeyen muhalefet olur, iktidar olur. Tekirdağ F Tipi´nde yatıyorum. Bazen mahkemelere gidiyorum. Karar veripte kararından vazgeçenin onurundan şüphe ederim. Ben yaşarken ölüm korkusunu, Allah´a teslimiyet duygusuyla yenmiş olduğumu Rabbim´de biliyor. Narsizm ve ego kaynaklı sahte kahramanlık yapıyorsam Allah beni de bildiği gibi yapsın. Kamuoyuna saygılarımla arz ederim.?
ÇAKICI HAKLI ÇIKTI
Bu arada Çakıcı´nın bir süre önce kamuoyu ile paylaştığı, terör örgütü PKK´nın Kandil yapılanmasının ülke genelinde şehirlere, polis ve askere yönelik 17 maddelik saldırılarına ilişkin açıklamaları bir bir gerçek olmaya başladı. Çakıcı, terör örgütünün 17 maddelik planını deşifre etmiş ve gereğinin yapılmasını öne sürmüştü. Plana göre uygulamalar bir bir gerçekleşirken, alınması gereken önlemlerin kaçınılmaz olduğu gözleniyor.
İŞTE ÖRGÜTÜN PLANLARI!
Çakıcı´nın bir süre önce PKK ve KCK´nın 17 maddelik oluşumunu deşifre ettiği ve kamuoyu ile paylaştığı planlar ve çalışması şöyle:
KIRA DAYALI ŞEHİR GERİLLACILIĞI
1.Devrimci halk savaşında, kendi programı ve planı doğrultusunda geliştirdiği ölçüde KCK sistemi örgütlenecek, KCK sisteminin örgütlediği oranda savaş geliştirilebilecektir.
2.Kırda ve şehirde yürütülebilecek dengeli bir savaş demokratik konfederalizm örgütlenme, sömürgeci sıykırım rejimini zayıflatma, geriletme ve sınırlandırma imkanına sahiptir. Bu bkımdan devrimci halk savaşının zemini olarak kırda ve şehirde yürütülecek dengeli bir savaş esastır.
3.Savaş yürüten kuvvetlerden birincisi kır gerillasıdır. Zayıflatılması, azaltılması değil. Aksine güçlendirilmesi ve büyütülmesi gerekiyor.
4.İkincisi, savaşı yürütecek yeni bir gerilla türüdür. Buna şehir gerillası denir. Şehrin koşullarına göre insan seçmeli, ona göre eğitilmeli, örgütlenmeli ve savaşılmalıdır.
5.Üçüncüsü de serhildanlardır. Gençlik ve kadın örgütlülüğüne dayalı, legal imkanları kullanan fakat onunla kendini tam bağlamayan, meşruiyeti kendine esas alan, meşru savunma kapsamında hareket eden bir serhildan harekete üçüncü bir kuvvet olarak devam etmelidir.
6.Savaş, güvenlik güçlerinin hazırlıklı olduğu yerde değil, örgütlenmemizin hazırlıklı olduğu yerde yapılmalıdır. Bu başarı şansını artırır. Kim ne kadar çok arazi denetler, kendisini kırda sağlam üstlendirirse, şehir savaşında da o kadar güçlü olur.
7.Karakollar kuşatılıp ordu karakollardan çıkamaz hale getirilebilir. Karakol dışındaki bütün coğrafya, örgütümüzün ekinliğinde olacaktır.
8.Saldıran hedefler vurulmalı, savaşmak istemeyen, sabit olan, operasyon yapmayan hedefler vurulmamalıdır. Bu şekilde savaşa pasif yaklaşan birlikler pasifize edilmelidir.
9.Ordunun üzerimize gelmediği, operasyon yapmadığı durumlarda adım adım araziye üslenilmeli ve alan hakimiyeti genişletilmelidir.
10.Esas savaş alanı şehirlerdir. Zira düşman hedefleri ve kurumları şehirlerdedir. Savaş bu anlamıyla esas olarak şehirlerde olmalıdır.
11.Önemli olan husus karşı hedefin nasıl etkisizleştirileceğidir. Bir suikastla birkaç kişiyi etkisizleştirerek, bir karakolun tahrip edilebilmesi, gerektiğinde büyük şehirlerde (30-40 kişinin) çatışmaya girebilmesi, dıştan daha profesyonel savaşçı gerekiyorsa kıran 3-5 kişinin getirilebilmesi gerekir.
12.Önderlik ?Amed´de 2 bin kişi bir gecede polisle çatışmaya girer? demektedir. Örgütlenip hazırlanan ve donatılan güçlerin her biri şehrin önemli bir kesimini denetimi altına alacaktır.
13.Devletin, Polisin şehirlerde ve sokaklarda toplum üzerindeki denetimi, kontrolü yok edilecektir. Polis karakollarını yakıp yıkarak asayişi kendimizin sağlayacağı bir düzeye kadar ulaştırmak gerekli.
14.Düşman güçlerinin tümden etkisizleştirildiği, polisin yok edildiği, tamamen halkın denetimine geçtiği yerler oluştuğunda artık bir yerel birlikler asayiş sağlayan güç haline gelebilecek, böylece yerel öz savunma açığa çıkabilecek, örgütlenebilecek, kurumlaşabilecek, KCK sistemini demokratik toplum örgütlülüğünü koruyan, savunan güçler haline gelebilecektir.
15.Serhildan halkı ve gençliği iyice ateşleyebilecek, örgütleyebilecek, sokağa dökebilecek, böylece halkın aktivitesini artırabilecek bazı kapsamlı yerel birlik eylemlerine daha profesyonel özel eğitilmiş gerilla güçleri destek verebilecek, bir şehirde bir çok mahallede birkaç yüzlük iyi örgütlenmiş şehir birlikleriyle şehir ele geçirilebilecektir.
16.Şehir gerillasının eğitim, örgütlenme ve yönetim çalışmaları kırsaldan planlanacak, bir başka deyişle ?kıran planlanma ve yönetim? prensibi uygulanacak, ancak şehirdekilerin de inisiyatifi olacak, şehrin etrafında gülü olunduğu taktirde şehir içindeki savaşın daha iyi yapılacağı fikrinden hareketle şehirde yapılmak istenilen savaş dağlara dayandırılarak şehirlerin etrafı kuşatılacaktır.
17.Şehirdeki örgütlenme kırdan farklıdır. Çünkü şehirde gizlilik çok daha önemlidir. Kimse kimseyi tanımamalıdır, örgütlenmenin bir kuralı sisteme bağlı olmadığı, sabit ve kesin bir modelin bulunmadığı her eylem gurubunun sadece kendi bileceği eylemlerin bazen bir kışı, bazen de öç dört kişi ya da bir takım tarafından gerçekleştirilebileceği yapı esas alınmalıdır.