İktidar partisi Kırıkkale’de öyle bir duruma geldi ki, tarihinin en kötü dönemini yaşıyor.
Dile kolay, 20 küsür senelik iktidar.
Bir zamanlar Kırıkkale’de altın çağını yaşayan parti, Kırıkkale’de son seçimde büyük hezimet yaşadı.
Aslında yaşatıldı…
*****
Her başlangıcın bir sonu vardır.
Her çıkışın bir varışı…
Her vakanın bir neticesi…!
*****
Kırıkkale’de iktidar partisinin durumu başlangıcın sonuna değil, çıkışın varışına belki ama kesinlikle bir vakanın neticesine benziyor.
*****
Vaka şu:
“Bir vatandaş çıktı, ki bu vatandaş AKP Milletvekili Mustafa Kaplan’dır, milletin hislerine tercüman olmak yerine kendi ahbaplık ilişkilerine dayanarak, yani kendi hislerine tercüman olarak, hem tırnak içinde ve hem de altını çizerek söylüyorum “hiç sevilmeyen, kibirli olduğunu açıkça itiraf eden, partiye bugüne kadar emek vermiş kim varsa öteleyen, dışlayan, eleştiren, söylediği projeleri yapmayan, şehre hiçbir değer kazandırmayan, bilmem kaç milyon liraya Ankara’dan ev aldığı söylenen, Mehmet Saygılı’yı” kişiyi başının tacı etmeye çalıştı.
Bu arada, Sayın Kaplan’ın akıl hocasının da akıl küpü Mehmet Saygılı olduğu hep ileri sürülüyor.
Akıl akıldan böyle üstün demek ki!
Netice ortada…
Belediye farklı bir yenilgi ile gitti, sadece bir vekil elde edildi.
*****
Eyvallah…
Sayın Kaplan…
Senin başının tacı olabilir de milletin baş tacı nasıl olacak?
Olmadı…
İşte vaka “baş tacı” çabası, netice “son yapılan seçimin sonucu…”
*****
Şimdi Kırıkkale’de iktidar da Kırıkkaleliler de bu iki zattan, yani Kaplan ve Saygılı’dan bir şey çıkmayacağını anlamış durumda.
İş işten onlar için geçti ama millet için geçmiş değil.
Millet ne yapıyor?
Bu iki zattan uzak durarak, bunların dışladığı, ötelemeye çalıştığı, listeye girmesin, Kırıkkale’ye gelmesin diye ellerinden gelen her şeyi yaptıkları bir başka isme sarılıyor, sahip çıkıyor.
Kim o isim:
“Ramazan Can…”
*****
Açıkçası hiçbir zaman kaybetmeyen, partisi kaybetse bile kendisi hep kazanan isim oldu Ramazan Can.
Öyle ya…
Milletvekili seçilmediği dönemlerde gitti en önemli görevleri yine üstlendi.
Yine işini yürüttü, yine Kırıkkale ve Kırıkkaleliler ile ilgilendi.
Şimdi yine milletvekili değil ama Adalet Bakanlığında ikinci adam.
Buyurun bakalım…
*****
Partiye hezimet yaşatanlar, hele hele o Belediye Başkanı dedikleri zat neredeee, Ramazan Can nerede?
Millet başı dara düşünce kime gidiyoooor, bunlar kime?
Utanmasalar çözemedikleri işler için bunlar da Ramazan Can’a gidecekler.
Yani utanmasalar…
*****
İl Başkanı bile Ramazan Can ile görüntü veriyor.
Şehirde önde gelen kim varsa Ramazan Can’ın makamından ziyaret resmi paylaşıyor.
O iki kişinin makamından kimin resmini görüyorsunuz?
Koca bir hiç…
Zaten partiyi getirdikleri nokta da kocaman bir “hiç…!”
*****
Millet Ramazan Can’a sahip çıktığı gibi tıkanan, takıntılı olan işini gücünü halletmenin derdinde.
Allah bilir bunlara da gidip de halledilememiş nice işler var.
Bir de sağda solda duyuyoruz, kendilerini Ramazan Can ile kıyaslıyorlarmış.
Yahu Allah aşkına kibir de bir yere kadar birader…
“Siz kiiim Ramazan Can kim!” diyor millet.
Kıyas bile kabul edilemez.
*****
“Partiyi düşürdüğünüz durum yeterince berbat zaten.
Kendinizi bari berbat etmeyin” yorumlarını duyuyoruz.
Fakat yine de siz bilirsiniz.
Daha önceki bir yazımda söylemiştim, gittiğiniz yol yol değil ama siz bilirsiniz.
Neticenizi son seçim sonuçlarına bakarak görebilirsiniz.
Kendiniz bilirsiniz…
Zaten de öyle yapıyorsunuz.
*****
O kadar iyi biliyor ki Sayın Kaplan, kazanacağı ilçelerde göstermediği adaylar gitti başka partilerden seçim kazandı.
Kırıkkale Belediyesi rezil bir oyla kaybedildi…
Adam kendi belediye başkanının organize ettiği şenliğe bile katılmıyor.
Mazereti tatilde olması kırıkkalenin tek uluslar arası şenliği olan ve tarihi haftalar önce belirlenen şenliğe bir telgraf gönderen kaplan mazeret bile bildirmedi .
MHP Milletvekili Halil Öztürk, cenaze dolayısıyla katılamayacağını bildiren telgraf yolluyor, Sayın Kaplan.
Kendi belediyelerine ve belediye başkanlarına böyle mi destek oluyor?
Bu nasıl bir siyasi yol, nasıl bir akıl anlamak mümkün değil?
Acaba o da mı “kibir”den etkilendi?
*****
“Akıl akıldan üstündür” sizin lügatınızda yok anlaşılan.
Pardon, üst akıl, üstün akıl sahibi vardı, yukarıda söylemiştim…!
Maşallah akıl dolusunuz.
Şehir sizin bu anlayışınızı gıpta ile izliyor.
Pardon ibret ile…
İbretlik halleriniz dikkat çekiyor.
Allah sizi bildiği gibi yapıyor sanırım.