Yeğeninin ağzından Hacı Taşan Kırıkkale'de bozlak türkülerini yaşatmaya çalışan "Taşan Kardeşler" grubunun üyesi ve aynı zaman da Hacı Taşan'ın yeğeni olan Duran Taşan, Türk Halk Müziği'nin merhum ozanını anlattı.
KARDEŞLERİ ANLATTI
Kırıkkale'de bozlak türkülerini yaşatmaya çalışan "Taşan Kardeşler" grubunun üyesi ve aynı zaman da Hacı Taşan'ın yeğeni olan Duran Taşan, Türk Halk Müziği'nin merhum ozanını anlattı. Kırıkkale'nin Keskin ilçesinde yaşayan "Taşan Kardeşler" gurubunun üyesi Duran Taşan, İhlas Haber Ajansı muhabirine Türk Halk Müziği'nin merhum ozanı olan Hacı Taşan'ı ve bozlak türkülerinin hikayelerini anlattı.
"HACI TAŞAN KİMDİR?"
"Taşan Kardeşler" grubu üyelerinin Hacı Taşan'ın öz yeğenleri olduğunu ifade eden Duran Taşan, "Hacı Taşan kimdir? Üstat Neşet Ertaş'ın hocası Muharrem Ertaş'ında öğrencisidir. Abdal geleneğini temsil eden ozanlarımızdandır. Allı turnam, bugün ayın ışığı, yüce dağ başına yağan kar idin, mavilim mavişelim gibi bir çok Türk Halk Müziğini kazandırmış ozanımızdır. Taşan kardeşlerde o geleneği Keskin'de devam ettiren Hacı Taşan Kültür Merkezinde abdal müziğini, bozlağını, ağıtları, Keskin ağırlamasını kuşaktan kuşağa aktaran grubumuzun ismidir" dedi.
TÜRKÜLERİN HİKAYESİ VAR
"Burada bozlak insanların dinlerken hem hüzünlendiği, Türk insanı biraz acıyı sever yemekte de acıyı sever, türküde de acıyı sever" diyen Taşan, şunları kaydetti: "Bizim burada insanlarımız gibi akşamdan yatıp sabahtan kalkıp bir türkü olması formatı değildir. Mutlaka yaşanmış bir hikayesi vardır. Mesela; Ankara'da yedim taze meyveyi, ot çiğnemişsin yalan dünyayı, Keskin'den de sildirmeyin künyeyi, söyleyin anama anam ağlasın anamdan gayrisi başkası yalan ağlasın. Buda bir hikaye sonucu gerçekleşmiştir Keskin'de. İnsanlar bu türküyü bilir. Bütün sanatçılar Türkiye geneli söyler. Ama hikayesini bilmezler.
TAŞAN’I ANLATTI
Sefer Ceyhan isimli bir genç 20'li yaşta askerden yeni gelmiş. Öksüz bir kız ile evlendirilir yakın bir civarda. Sonra bunların çocuğu olmaz. Doktorlara falan gider derken Sefer'in kulağının arka tarafında bir yara çıkar. Sefer'de iyileşmeyince doktorlara gider. En son numune hastanesine gönderirler. Orada aslan pençesi olduğu anlaşılır ve çaresi yoktur. Doktorda bakıp daha yeni evlenmiş. Genç çocuk yaştaki bir delikanlıya öleceksin demez. Hadi evine git köyüne git iyi olacaksın der. Yanındakilere de der bunu yedirin-içirin, gezdirin canı ne istiyorsa son zamanlarını iyi yaşasın. Ailesiyle eşiyle hep bir arada olsun. Gittiler köye kısa bir süre sonra da vefat eder."
OKUDUĞU İLK ŞİİR
Hacı Taşan'ın TRT'deki ilk radyo programındaki okuduğu şiiri dile getiren Taşan, "Ama onları getirip götüren de şairlik vardır şiir yazar. Cenaze defnedilirken de gelir Hacı Taşan'a hacı emmi der rahmetliye ben şöyle bir şiir yazdım bakar mısın? Rahmetli de der oku evladım da bir dinleyeyim der. O sözleri dinledikten sonra da çok etkilenir rahmetli Hacı Taşan. TRT'ye ilk gittiği radyo programında söyler. Şuanda da Türkiye'de bütün sanatçıların okuduğu şarkıdır. Trene bin tren salladı. Zalim doktorlar hep yüreğime elledi. İyi olursun diye köyüme yolladı. Söyleyin anama anam ağlasın, anamdan başkası yalan ağlasın.
YENİ ESERLER YAPIYORLAR
Ankara ile şu Keskin'in arası, arasına da buz bulanık dumanlı dağlar durası, pek çok doktorlar gezdim ama yokmuş çaresi. Söyleyin anama anam ağlasın anamdan gerisi yalan ağlasın. Böyle devam ediyor. Yani bu bozlak türküler sofradaki ekmek gibidir. Hayatımızdaki su gibidir. Hayat biçimimizdir. Hayatımızdan gerçekleri sunduğumuz bir şeydir. Bugüne kadar Muharrem Ertaş ile Çekiç Ali ile Hacı Taşan ile rahmetli Neşet Ertaş ağabey ile sunuldu. Ondan sonraki kuşakta bizleriz. Elimizden geldiği kadar yine eserler yapmaktayız" ifadelerini kullandı.