Aylardır yazıyorum ve söylüyorum, hatta yıllardır, dış politikamız berbat durumda.
O kadar ki, geldiğimiz noktayı görüyorsunuz.
Bu iktidar 1 Kasım seçimlerinde tarih yazdı ama sokakta ne neşe var, ne keyif, ne de huzur.
Niye böyle?
Çünkü, böyle olmamasını gerektiren bir sürü sebep var.
Dış politika içeriye böyle yansıyor?
Mesela geçen yıl neredeyse aynı yatağa baş koyacağımız Rusya ile on günde kanlı bıçaklı olduk.
Bu geçti veya geçecek sanmayın.
Artarak devam edecek, Rusya bizden intikamını alacak ve bizim üzerimizden de AB ile ABD´ye ders verecek.
Rus atasözü ne diyor, ?Ayıyı dansa kaldırırsan dansı ayı bitirir, sen değil??
Biz ayıyı dansa kaldırdık?
Hatta halaya durduk, ayı oynuyor, biz bakıyoruz, bitse diye dua ediyoruz?!
*****
Suriye´de herkesin bir hesabı var, bir bizim olmadı?
Bizim hesabımız ?Esed gitsin?? hesabıydı.
İyi de niye?
ABD´nin, AB´nin bir hesabı var.
Evet onlar da ?Esed gitsin? diyor ama petrol için.
Biz hep başka şeyler söylüyorduk.
Kah PYD ile yatıp kalktık, kah koridor açmaya kalktık, terörü bitirmek istedik, önce dost siyaseti güttük, sonra ters düştük, ama hiçbir zaman petrolden bahsetmedik.
Türbe taşıdık ve sair?
Haaa? Belki şu petrol iddiaları doğruysa bilemem.
İnanmak bile istemiyorum?
Şimdi aklımıza Musul geldi, orayı alacakmışız da, petrol bizim olacakmış.
Musul ve Kerkük´te birkaç yıl önce Türkmenler katledilirken, o bölgenin Kürtleri yapıyordu bunu, Barzani ve Talabani göz yumuyor, hatta yardım ediyordu.
Oraya giren bölgesel Kürtlerin ilk yaptığı işte Nüfus Müdürlüklerini yakmak olmuştu.
Bunu yapıyorlardı çünkü, Türkmenlerden kimse ?ben buralıyım? diyecek bir kayıt çıkaramasın.
Biz bunu seyrettik? Şimdi Musul aklımıza gelmiş?
AB ile ABD örs olmuş, Rusya çekiç, Suriye´yi yatırmış dövüyorlar demir gibi, biz de kolumuzu uzatıp aradan Musul´a alacağız?
Elimize veya kolumuza bir darbe yersek, o kolu bir daha kullanır mıyız bilemem!
*****
Suriye´yi Rusya´ya biz verdik maalesef, hem de altın tepside.
Adamların şimdi Suriye´de olmalarının bir sebebi var.
Çünkü uçaklarını düşürdük durduk yere.
12 saniye hava sahamızı ihlal etmiş.
Daha önce bunu defalarca yapmış, ses çıkarmamışız, ?yapma bir daha? demişiz, uçak düşmüş, önce özür dilemişiz veya sonra, ardından veya öncesinden ?bilseydik düşürmezdik? demişiz, uçak düştükten 4 dakika sonra ise NATO´yu arayıp, ?aman yetişin? demişiz falan filan.
En sonunda da ?uçağı pilot kendi rızası ile düşürdü? demişiz.
Suriye bizim uçağımızı düşürdü bir şey yapmadık ama, hiçbir hak bile iddia etmedik, üstelik Suriye korkacağımız bir ülke bile değil.
Şimdi Rusya´ya kafa tutmaya çalışıyoruz.
Rusya bize gerçekten ama gerçekten bir kafa tutarsa ya?
Uçağı düşürmüşüz, 4 dakika sonra NATO´yu aramışız.
NATO´da hemen yardıma(!) koştu ve 1. Dünya Savaşı´nda olduğu gibi yabancı ülkelerin gemileri geldi boğaza demirledi.
Zaten bunu yıllardır yapmak istiyorlardı.
Peki Rusya ne yaptı?
NATO öyle büyük de değil, 12 parça gemiyi Boğaz´a demirledi.
Rusya ise Hazar Denizi´ne 53 gemi göndermiş.
Bunun 3 tanesi uçak gemisi.
Akdeniz´e gemi ve denizaltı yığmaya devam ediyor.
Bu bölgedeki toplam gücü NATO´yu 7´ye katlıyor.
Bu işin içinde bir iş var?
*****
Biz geçen yıl Rusya ile neredeyse aynı yatağa girecektik.
AB´ye güya kafa tutuyorduk, ?Eyyy AB? diye?
Rusya´ya da ?Bizi ne olur Şangay Beşlisine? alın diyorduk.
Rusya ile on gün içinde koktuk?
İkinci evimiz olan İran ile can düşmanı olduk.
Irak´ta tek dostumuz(!) dünyanın en kaypak ve kalleş adamı olan Barzani kaldı.
Kös kös, mecburen ve hatamız üzerine zaruretten geri AB´ye döndük.
AB elbette bizi kucağına çekecek ama bunun da bir bedeli olacak.
Aha buraya yazıyorum, AB´nin ilk şartı ?Suriyelileri göndermeyin, sizde kalsın? gibi olsa da vallahi de billahi de ?Şu Kürtlere ne istiyorlarsa vereceksiniz? dayatması olacak bunun bedeli.
Devletse devlet, özerklikse özerklik.
Türkiye bu durumda işte.
İster kabul edin, ister etmeyin?
*****
Aylar önce Alattin Çakıcı, terör örgütünün mektubunu yayınladı.
12 maddelik bir mektuptu ve bu mektupta örgütün adım adım şehirleri nasıl kuşatacağı ve ne yapacağı yazıyordu.
Yayınladım burada?
Şimdi adım adım onları izliyoruz.
O mektubu Devlet ve Devletin istihbarat birimleri biliyor da bir şey yapmıyorsa vay halimize, bilmiyorsa vay vay halimize.
Bunu da o zaman aynen söylemiştim, şimdi de söylüyorum.
Diyarbakır başta olmak üzere şehirler boşaltılacak, kuşatılacak, savaş haline geçilecek, artık dağda savaş olmayacak?
Bir müddet sonra AB´ye çağrı yapılacak veya yaptırılacak: ?Türkler bize katliam yapıyor. İşte şehirlerin hali. Uzlaşma istiyoruz. Yeşil hat oluşturalım?? diyecekler.
Aha da buna gidiyor vaziyet?
Suriyeli Suriye´den göç ediyor, Türkiyeli Doğu´dan?
*****
Durun daha bitmedi?
Dolar olmuş 3 bin lira.
Yatırım durmuş.
Petrol 14 sene önce 140 dolardı, şimdi 50 dolar, biz yine aynı fiyattan alıyoruz.
Yani bir ekonomik krizden bahsetmek söz konusu.
Basın özgürlüğü falan, bunlara hiç girmiyorum bile.
Bir rüya idi bitti?
Geldi geçti?
Ama uyanamıyoruz hâlâ?
Böyle bir durum var.
Tabi bu vaziyeti elbette istemeyiz.
İnşallah basiret ve dirayetle bir an önce bunun içinden çıkarız.
Böyle düşünüyoruz da siyaset ne düşünüyor?
Siyaset ise hiçbir şey yokmuş havasında ve ?acaba gelecek yıl Anayasa değişikliği ile Başkanlık için iki referandum mu yapsak, yoksa tek referandumda işi haletsek mi? diye düşünüyor.
Bunu da açık açık söylüyor, yani düşünmekle kalmıyor.
Sanki memlekette ve sınırlarımızın dışında hiçbir şey yok, her şey güllük gülistanlık.
Haaa? Bi de tezek siyaseti var.
Yıllarca muhalefeti benzin, yağ kuyrukları ile eleştiren siyaset, ?Milletimiz bizi anlar, gerekirse tezek yakar? siyaseti yapıyor.
Dış politikayı anlattık ya, iç politikada da durum bu!
*****
Yani vaziyet ister istemez kötü.
Öfke siyasetinin bizi getirdiği nokta bu.
Öfke ile kalkan zararla oturur.
Ama zararın neresinden dönersen de kârdır.
Dönebilir miyiz, dönemez miyiz bilemem.
Fakat gidişat iyi değil.
Doğu ve Güneydoğu´yu görüyorsunuz.
Etrafımızda kim varsa bizi git gide köşeye sıkıştırıyor.
Haydi Rusya´yı anladık, uçağını düşürdük.
Ya ?ikinci evimiz? denen İran?
Nasıl bu kadar geniş açılı bir değişim yaşandı?
Anlamak mümkün değil.
*****
Toparlanmak lazım.
Ama nasıl?
Bana göre etkili bir muhalefet ile olur ancak bu.
Çünkü iktidara güç yetirecek artık hiçbir şey kalmadı.
Her şey elinde?
Gerçekten güçlü?
Ama bu güç işte hoyratlığa dönüyor ve zarar verici oluyor.
7 Haziran seçimlerinin sonucu aslında iyi idi.
Bir ders seçimi idi.
Fakat muhalefet bunun kıymetini bilmedi.
Şimdi muhalefetin kıymeti anlaşılıyor gibi geliyor bana.
MHP´ye bu anlamda bir şans doğdu gibi.
Buna da Devlet Bahçeli izin verir ise?
Zaman Türkiye için çok tehlikeli.
Ada ülkesiyiz aslında, etrafımız sularla çevrili, dünyaya kafa tutuyoruz ama bir uçak düşürdük hemen NATO´yu çağırdık.
Ne doğru dürüst bir gemimiz var, ne danizaltımız.
Bunu da görmüş olduk bu vesile ile?
Tek gerçeğimiz kafa tutmakmış!
İsrail´e bile ?gel dost olalım? diye çağrı yapıyoruz.
Buna artık ne derseniz deyin.
Vaziyet budur.
Çıkış noktası vardır.
Ya bırakacaksın Hükümete işleri yürütecek sağa sola bulaşmadan.
Ya da?