Ahmet yeşil


İNÖNÜ DİYEMİYORLAR!..

Güç zehirlenmesiydi yaşadıkları!..


Beklemedikleri,
Ummadıkları,
Hayalini bile kurmadıkları, kurmaya mafsallarının bile müsaade etmediği  yerdeydiler artık dünün sıradan, amiyane, çevresi-eşi-dostu akrabasından ibaret kerameti kendinden menkul insanları…
Kimi parti başkanı oranın yada buranın,
Keza, kimi belediye başkanı,
Kimi yönetim kurulu,
İl genel-belediye meclis üyesi,
Hatta
Geçtim muhtarı, dokuzuncu yedek azaydı kimi nitekim!..
Ol, diyorlardı,
Oluyordu her şey devlet katında.
O nedenleydi memleketin ve dahi devletin köküne sahip çıkmaları…
Öyle ya!..
Laf açıldığında kurucuydular-kurtarıcıydılar,
Yemende onlar,
Galiçya da onlar,
Süveyş kanalın da onlar,
Çanakkale de onlar,
İnönü diyemiyorlar İsmet paşa korkusundan ama,
Sakarya da onlardı, niye ol deyince olmasın ki!?
Birde, Sütçü İmamla Şahin bey efsaneleşmese var ya;
Antep de-Maraşda da de biz varız diyeceklerdi de, efsane işi bozuyor nahletler olsun!..
Ve
En son İzmirden Yunanı denize dökmüşlerdi o laf kalabalığında lakin gerçekte Sökeli Ali dayı gibi hepsi ya asker kaçağıydı, ya paralı asker yada bankamatik askeri…
Yani;
Milliyetçiydiler, askerlik yok,
Müslümanlar, Cuma kutlama mesajından başkası yok!..
Hal böyleydi gerçekte,
Lakin 
Liyakatsiz amir-memur-müdür- ve hatta genel müdür gibi bir kısım çapsız devlet görevlisi sayesinde öyle bir yere evrildiki, her şeyi sahiplenir oldular millete-kamuya  ait, tarih dahil.
Oysa ki evde ne hanımları dinliyordu sözlerini bu heriflerin, ne çocuklarına laf anlatabiliyorlardı kendileri.
Bir çoğu görevde değil bu tarih itibarıyla!..
Bıraktırıldı işgal ettiği koltuklar bir çoğuna seçmen yada genel merkez tarafından ve sokaktalar nihayet.
Uyum sorunu yaşıyorlar,
Adapte olmaya çalışıyor, kaynaşmak istiyor orasından  burasından yetkilenen bilmem ne beyler-hanımefendiler milletle-vatandaşla.
Niye?
Kendilerinin de kafalarına “dank” ettiği gibi hak etmedikleri yerdeydiler parti sayesinde, devlete-millete zerre kadar iyilikleri dokunmadı kendilerinden başka, şimdi ise toplum içine karışmak istiyorlar ama olmuyor, olmuyor, olmuyor!..
Teşbihte hata olmasın, Yahudi işten atacağı elemanını  genel müdür yapıp bir müddet sonra iş aktine son verirmiş. Genel müdürlükten ayrılan çapsız eleman ise başka yerlerden müdürlük beklermiş ama olmazmış,
O misal;
AKP şimdilerde görevden aldığı yetkili abileri sokakta bırakmaya başladı maalesef..!
O abilerde
Yani bir süre önce devleti tamamıyla kendisinin sananlar da vatandaşla uyum sorunu yaşıyor şimdilerde…
Tavsiyem ve önerim;
Yetkililerimizin ivedilikle ve behemehâl bu abileri ayrıştıkları toplumla yeniden uyumlu hale getirmek için sadece bunlara ait bir rehabilitasyon merkezi kurmaları…
Yoksa,
Savruldukları konumda kafayı yiyecek adamlar,
Benden söylemesi..!
NOT;
1-Bahşılı ilçesi Hidayet Doğruer mahalle muhtarı şeklen var ama gerçekte yok!.. sayın Bahşılı kaymakamı ve sayın valimize duyurulur!..
2-Kırıkkale belediye başkanı Ahmet Önal’ın ilk vekilliğinde danışman seçimi noktasında altı sene sonra dediğim yere gelmesi şahsımı sevindirdi diyemeyeceğim ama sitem etmeden de duramayacağım, “ben demedim mi size sayın başkan, yazmadım mı defalarca bu köşeden?!.. yahu!.. partinin emektarı bu abim ne diyor diye kulak vereceğinize bana küsmeyi tercih ettiniz… siz  bilirsiniz  gari!.. isterseniz bir özür dileyin benden!.. ne dersiniz?