halil halat


Keşke?

Keşke?


Köşe yazarları iyi bilir, yazıya başlamadan önce her yazar kafasında yazacağı şeyi kurgular.

Bu kurgu sakin ve rutin zamanlarda olur.

Fakat öyle zamanlar vardır ki, siz ne kurgulamak isterseniz isteyin kafanızda, gözünüzün önüne kendiliğinden kurgusal olarak yazılması gereken konu gelir.

Şu ara ve hep bu ara o konu Türkiye´nin içinde bulunduğu durum.

İçinde bulunduğu çıkmaz aslında.

İç politikadan dış politikaya, terörden eğitim ve ekonomik sorunlara, öfke siyasetinden ne bileyim alıp başını gitmiş olan israf ve yolsuzluklara.

Ve üstelik, bunların hiç birisi yaşanmıyormuş da, bunlardan bahsedenler vatan haini imiş pozisyonuna?

*****

İşte Türkiye´nin durumu özetle gözünüzün önünden geçiyor.

Dış politika berbat, dostumuz kalmadığı gibi düşman üretiyoruz sürekli öfke siyaseti ile ve bu durum ekonomik olarak olumsuz etkiliyor bizi.

İç politika anlatılamaz durumda, iktidarı eleştiren herkes vatan haini, asıl vatan hainleri ile düşe kalka getirdikleri ?barış süreci? ile Doğu ve Güneydoğu´da en az 6 il ve en az 22 ilçe Suriye´den farksız.

Ama sanki hiçbir şey yokmuş gibi herkes.

Günde sipariş edilmiş gibi bir veya birkaç şehit geliyor.

Bu mudur istikrar??

*****

İsraf, yoksuzluk almış başını gitmiş.

Eğitimde cemaati bitirmek için dershaneleri kapattılar güya, dershaneye ihtiyaç olmayacaktı güya, dershaneler açık ve ücreti 10 ay için 4 bin lira.

Eskiden 1500 TL idi?

Bu mudur eğitim çalışması?

En başarısız olunan bölümlerden birisi de burası, eğitim yani.

Şimdi her şey tamammış gibi eğitim bakanlığının adını değiştirmek istiyorlar.

*****

Ekonomi gerçekten kötü piyasa berbat durumda.

Sosyal hayat kötü kameralara bakarak cinayet işleniyor veya hırsızlık yapılıyor.

Dışarıda diplomatik olarak bir dostumuz kalmadı.

Turizm de sonunda dibi gördü.

Eleştiride bulunan herkes vatan haini, bir bunlar değil.

Herkes ülkesine düşman, bir bunlar dost.

Yani toplumsal siyaset ve hoşgörünün geldiği nokta artık burası.

*****

Niye keşke dedim yazının başlığına?

Gerçekten keşke bunları yaşamasaydı bu güzelim ülke.

Yani en baştan başlayarak yaşanmasaydı.

Yol yapmışsın, millet metrekaresini 1225 liraya maletmiş, sen neredeyse 17 bin liraya maletmişsin milletin kafasına vura vura anlatıyorsun, ?yol yaptım ya? diye.

Hastane açmışsın, içinde doktor yok, sağlık hizmeti bedava olacaktı, yeminle söylüyorum özel hastanede bir kişinin her türlü tahlil ve tetkikle muayene maliyeti 55 lira, devlette 75 lira.

Bunu kimse bilmiyor çünkü, SGK´lının SGK priminden kesiliyor, emeklinin maaşından.

Sen sadece eczanede karşına çıkan hastane giriş ücretini görüyorsun.

Onu da hastanede tepki gösterme, devletle kokma diye eczanede gösteriyorlar.

Bu, müthiş bir samimiyetsizliktir.

*****

Yani söyleyecek çok şey var.

Keşke dememin sebebi bunlar aslında hiç yaşanmasa daha mı iyiydi?

Şu geldiğimiz nokta ve düştüğümüz durum bize neler söylüyor?

Gidiyoruz ama nereye bilmiyoruz.

Tutturmuşuz bir başkanlık sistemi.

Yani ne oldu da başkanlık lazım oldu?

Sınıf mı atladık, yani o kadar büyüdük ve özgürleştik ki, mevcut sistem artık bize yetmiyor mu?

Dünya devi mi olduk?

Ne oldu iki arada bir derede?

Gördüğümüz kadarıyla hiçbir şey olmadığı gibi, aksine götün götün gidiyoruz!

Doğu neredeyse elden gitti gidecek.

Bu mudur atladığımız sınıf?

*****

İşte bu yüzden diyorum keşke diye.

Şu koca ülkede o kadar aklı başında adam var durumu görüyorlar, lafın kıyısında geziniyorlar ama duruma müdahale etmiyorlar.

En etkili cümleyi kurmuyor, o kelimeyi söylemiyorlar: ?Yeter artık?? diye.

Hep yakınıyorlar, hep hayıflanıyorlar ama ?dur? demiyorlar.

Nereye kadar gideceğini onlar da bilmiyor aslında.

Fakat eminim onlar da artık keşke demeye başladılar.