Kimine göre formalite,
Kimine göre iflas etmiş,
Bitik,
Yitik,
Kayıp insanlara ekmek kapısı,
Tırnağı olana da tutunma,
Daha yüksek yerlere tırmanma kertiği olarak düşünülüyordu il genel ve belediye meclis üyelikleri
daha önce.
Sanıyordu ki bir çokları,
Belediye başkanı her şey!..
Salt onu seçerseniz kafasına göre alır,
Satar,
Kiraya verir,
Yer-içer,
Ve yedirir içirir…
Hayır,
Öyle değilmiş!..
Öyle olmadığını 2002 den başlayarak günümüze gelen süreçte, öyle olduğunu sananlara gösterdi AKP
belediyeciliği ders vere vere…
Alamaz-satamaz-hiçbir maydanoza yaprak,
Hiçbir baltaya sap olamaz tek başına başkan…
Hatta,
İl genel meclis üyeleri onay vermezse,
Valilik makamı bile yerinden kıpırdayamaz.
Demem o ki belediye başkanı seçimi esnasın da aynı liste, farklı parti amblemleri ile halkın
teveccühüne sunulan insanların adı önemli değil
Ahmet olur,
Mehmet olur,
Ayşe olur, Fatma olur,
Cinsine cibilliyetine,
Eğitimi-öğretimine,
Talimi-terbiyesine-
Kişiliği-şahsiyetine,
Partililiği-partisizliğine de bakılmaz,
Yeterli oyu alan kişilikler,
Belediye ve il genel meclis üyeleri olarak başkan ve vali ile birlikte şehri yöneten insanlar topluluğunu
oluştururlar.
Yani,
Hepsi olursa “şehr-i emin” olurlar kardeşim,
Tek başına değil.
Belediye başkanlığından gelen Reis bunun böyle olduğunu biliyordu
Ama
CHP’liler yeni yeni öğrendi diye umuyorum.
Menemen belediye başkanı görevden alındı,
Meclis, azınlıkta olan partinin,
Yani,
AKP’nin adayını başkan seçip yoluna devam etmişti.
Nasıl olmuştu bu?
Çoğunluğu oluşturan CHP’li üç üyenin tamamen duygusal olduğunu düşündüğüm yöntem kullanılarak
devşirilmesiyle!..
Hatta hatırlayın;
Bir önceki seçimde CHP listelerinden seçilen meclis üyeleri, AKP’li belediye başkanımız Mehmet
Saygılı’nın tüm kararlarını sorgulamadan imzalayıp gittiklerini defalarca yazıp-söylemiştim bu
köşeden.
Yine hatta,
CHP’li meclis üyelerinden biri her şeyine kefil oluyordu Mehmet Saygılının basın önünde,
Diğeri de baba dostu çıkıyordu ne demek ve ne hikmetse daha ilk toplantıda!?
AKP,
Başkanı ile birlikte istisnasız kararlı,
Örgütten gelen,
Eğitimli-mücadeleci insanları tercih ederken listelerinde ilk günden beri,
CHP hala,
Her ne şart ve koşulda olursa olsun biat edecek insanları da aralarına alabiliyor!..
Sonra Aaa! (güya şaşırıyoruz!)
Bir de bakıyorsun çoğunlukta olan meclisten, azınlıkta olan partinin adayı başkan olup zafer kazanmış
aslanlar gibi ortaya çıkıveriyor.
Beyoğlu belediye meclisini bundan muaf tutuyorum.
Aslanlar gibi direnip, ne duygusallaştırılarak, ne korkutularak, ne yıldırılarak, ne de başka yöntemle
devşirilemediler.
Çünkü tamamı gençlik örgütünden gelen partili, iyi yetişmiş, iyi eğitim almış, kararlı, donanımlı
insanlardı.
Aynını Kırıkkale için düşünmüyorum şahsen.
Ahmet Önal kafasına göre bir liste yaptı, (hoş o listeyi de takıp dinlemiyor şimdi!)
Kıstası neydi,
Kriteri nasıldı sadece kendisinin bildiği,
O varsa var, o yoksa birkaç çok kıymetli insan hariç rüzgar nerden eserse gari!..
Çoğunluk ders aldı diye düşünüyorum meclis üyeliklerin kıymet-i harbiyesi konusun da, Kırıkkale de ki
CHP’liler aldı mı, emin değilim!..
Çünkü şimdilik CHP demek Kırıkkale de Ahmet Önal demek,
Onun da parti ve partili ile işi yok epeyden beri!..
NOT:
Geçmişten bir vekilimizin öz geçmişi ile ilgili değişikliği fark eden bir kardeşimin söylemini isim
vermeden dillendirdiğim KATİLİN OĞLU adlı köşe yazımdan sonra üstüne alınan eski AKP milletvekili
sayın Turan Kıratlı beni arayarak balkanlara hiç gitmediğini, İstanbul üniversitesi hukuk fakültesini
daha önce kazandığını, çıkan afla birlikte yeniden kayıt yaptırarak okuyup bitirdiğini söyledi. Halbuki
ben onu kast etmemiştim ama bu vesile ile onun da öz geçmişini öğrenmiş olduk. Kendisi bir
avukattır.