Adam ders verdi ders!..
Elinin nasırıyla,
Ayağının çamuruyla,
Altında motoru,
Başında sekiz köşe şapkasıyla,
Ömrü boyunca çıkmadığı köyünden,
Ayrılmadığı tarlasından,
Ekinin- sapın-samanın-dalın-budağın içinden,
Yozgatın saat meydanından eline ilk defa aldığı mikrofonla 23 senedir kendisini yok sayanlara bir
“ülkenin nasıl ve neyle” yönetileceğine dair ince ince ders verdi.
Turbunan-şalgamınan ülke yönetilmeeez, dedi!..
Hakkınan,
Adaletinen,
Hukukunan yönetiliiirrr!..
Diyen kim?
Köylü!..
Yani,
Dünyanın saygı duyduğu, sömürülen ülke insanlarının önder bildiği, heykelini dikip nutkunu
okullarında ders olarak okuttuğu, bizim yobaz ve işgal kuvvetlerinin geride bıraktıklarının adını
duyduğunda “imbalı yemiş eşşek” gibi zıpladığı, güneşi görmüş vampir gibi karanlıklarına kaçtığı
Atamız, kurucu lider, ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün, “milletin efendisi” dediği köylü.
Peki, köylü ders verdi de alan oldu mu devlet yöneticilerinden
Yada
Bir şekilde yetkiyi eline geçirmişlerden?
Liyakat sahibi,
Tecrübeli,
Aklı selim aldı elbet,
Ancak;
Bir kesim var ki gözünü karartıp kulaklarını kapatmış,
Geçtim ders almayı,
Duymadı bile tüm Türkiye köylüsüne ses olmuş Yozgatlı ak saçlı çiftçi dayının ünlemesini.
Yozgata gittim,
Kulak verip dinledim köylü dayıların ağzından çıkanı, yazıyorum.
Mersin de “anasını alıp giden” çiftçi,
Yozgatta “anasını-danasını-kaynanasını-baldızını” alıp komple geri gelmiş.
İlgililerin bilgisi olsun, benden söylemesi!..