Milletin ve devletin teveccüh,
Ve
Tercihine mazhar olup kamu malı üstünde oturan her kimse,
Oturduğu,
Yani
Kendisine emanet edilen devlet malının kullanımı konusunda hoyrat davranıyorsa şayet,
Gereksiz yere tanıdığına,
Arkadaşına,
Akrabasına,
Kardeşine,
Avradına,
Bebesine-beleğine kullandırıyorsa eğer,
Çalıyor,
Zimmetine geçiriyor,
Ulufe gibi anasının-babasının-kayınbabasının-kaynanasının-kaynının-baldızının, sevgilisinin üzerinden
devir ediyorsa,
Allah bin belasını versin.
Hem bu dünyada,
Hem öte dünyada cehennem ateşinde yansın.
Hatta
Ateşte kavurmayla kalmasın,
Kazık soksunlar,
Soktukları kazığı ağzından çıkarıp “cağ kebap” gibi ateş harlandıkça çevirdikçe çevirsinler…
Babam olsa acımam,
Gardaşım-garındaşım,
Zürriyetim,
Dindaşım-şıhım-şeyhim-osuruğum,
Her ne haltım olursa olsun insaf etmem, merhamet edilmesine izin vermem.
Kayırmam,
Savunmam,
Selamlaşmam,
Adamdan saymam, kadınsa da-erkekse de…
İnsanlar açsa,
Geçinemiyorsa,
Gençler evlenemiyor, gelecek endişesi taşıyorsa hep bunların hoyratlığı,
Aç gözlülüğü,
Doyumsuz iştahları yüzündendir.
Ne diyordu şair;
“ekmek herkese yetecekti aslında. Tarlaya karga dadandı, ambara fare, fırına hırsız, memlekete
harami.”
Bunlar kargadır,
Faredir-hırsızdır-haramidir.
Sadece ekmeğimize değil,
Canımıza-malımıza-namusumuza-yurdumuza-tapumuza göz dikmiş şerefsiz ve haysiyetsiz insanımsı
yumuşakçalar,
Amip oğlu amiptirler, nokta.